22 Mart 2012 Perşembe

Akan Kanlarınız Alnımızın Akıdır...


Bu yazı, konuk yazar Emre Çetin'in yazısıdır...

3 Temmuz’dan beri Türk futbolunda yaşananlar herkesin malumu… Uzun bir süreç belki de son demlerine gelmiş durumda. En son gelinen noktada Uefa’ya türlü türlü oyunlarla, kulislerle gidilmesine rağmen; Uefa’nın sıfır tolerans ilkesinden hiçbir şekilde sapmadığı net bir şekilde görülmektedir. Bu süreçte Galatasaray taraftarı, yönetimi, hocasıyla yeterince sağduyulu davranmıştır. Takımların yerini değiştirdiğimizi düşünelim; Fenerbahçe ligi 3 hafta önce lider bitirmeyi garantilemiş Galatasaray şikeyle suçlanıyor, seneye olmayacak olan play-off diye bir uygulama oynanıyor olsaydı, Fenerbahçe tümüyle ayağa kalkar protestolar düzenlerdi.

Galatasaray camiası bu süreçte yöneticisiyle, sporcusuyla, taraftarıyla başkalarıyla uğraşmadan başarı için kenetlenmiştir. İlk yarıda Arena’da oynanan maçta GS taraftarı en ufak bir olay çıkarmayı boşverin Emre ile Volkan’la olan kötü diyaloğuna rağmen sahaya bir şey atmayı bırakın küfürlü tezahürat bile yapmaktan kaçınmıştı. Fatih Terim yerde yatan Alex’i eliyle tutup ayağı kaldırmıştı… Aslında bunlar normalde olması gerekenlerken birkaç gündür yaşananlardan sonra anormal şeylermiş gibi görünmekte…


Şimdi son derbide yaşananlara göz atalım. Fatih Terim ve Hasan Şaş, kendilerine atılanlar sonucu alınlarında yaralar oluşmasına rağmen maç içinde ve maç sonunda ortamı germemek için açıklama yapmaktan bile kaçınmışlardır. Yönetici olmadan önce büyük ihtimalle şeref tribünü ya da loca dışında maç izlemeyen, halkın içine zorunlu durumlar dışında çıkmayan, ilerideki hedefleri için her şeyi mübah sayan Ali Koç ve onun basındaki tetikçileri, Hasan Şaş’ın oyun oynadığını aslında alnında bir şey olmadığını söyleyip haber yaptılar. Hasan Şaş belki futbolculuk zamanında rakipleri sinirlendirecek bazı hareketler yapmıştır fakat hiçbir zaman pis oyunların içine girmemiş biridir. Hasan Şaş, alnındaki yarayı TV’de gösterdikten sonra da bu konuyu kapatıp başka bir hamleye geçiyorlar. Samsun maçında, hem de bayan ve çocuk taraftarlara yara bandı dağıtıyorlar onlar da alınlarına takıp sözde Fatih Terim ile alay ediyorlar. İnsaf, insaf, insaf!


Hiçbir başarı Hasan Şaş’ın, Fatih Terim’in hatta antipati duyduğumuz Aykut Kocaman’ın veya Alex De Souza’nın canından daha önemli değil. Fatih Terim ile alay eden bayanlar acaba empati kelimesinden haberdar mı? Çünkü onların bir kısmı anne, bir kısmı ileride anne adayı. İleride çocukları ya da eşleri de maçlara gidecek onlar da belki atılan cisimlerle yaralanacaklar, o zaman başkaları bu durumla alay edip karşınıza geçerlerse ne yaparlar?

Son olarak burada Galatasaray taraftarına büyük bir iş düşmektedir. Taraftarın yapması gereken provokasyonlara karşılık vermeden sadece takımının başarısına odaklanıp, şampiyonluk yolunda tam desteğe devam etmektir. Bu hem Galatasaray’ın başarısı için hem de daha büyük yanlışların önlenmesi için gereklidir.

21 Mart 2012 Çarşamba

Biraz Yaratıcı Olun!

Bugün güne Twitter'da fenerlilerin Hasan Şaş üzerinden başlattığı trendle uyandım desem yeridir. Ha bir de Infantino'nun ayarı vardı tabi. Hasan Şaş olayı şöyleymiş; Yusuf Kobal'a göre hafta sonu derbide tribünlerden atılan maddeler aslında Hasan Şaş'a isabet etmemiş, yayıncı kuruluşun da dakika dakika kaydettiğine göre Hasan Şaş yedek kulübesine elini vurmuş, kanayan elini de başına sürmüş. Yani Hasan Şaş'ın alnındaki kanın sebebi buymuş kısacası. Twitter'daki fenerli arkadaşlar da her sikim hıyar diyene ellerinde tuzla koştukları için bu yalan yanlış haberi trende taşımışlar. Ulan biraz yaratıcı olun, yok eli kanamış, alnına sürmüş. Utanmasanız iyi ki attık diyeceksiniz. Bu muhabbet üzerinden Hakan Balta'ya, Fatih Hoca'ya atılan maddelerin üstü kapatılıyor resmen. Fener medyası yine iş başında. Neyse, tabi ki ne oldu, Hasan Şaş GSTV'ye çıktı ve tüm bu gevezeliğe son noktayı koydu. Spiker ısrarla sormasına rağmen ADAM hala "biz ortamı germek istemiyoruz, maçta olan maçta kalır" diyor. Sen ADAM GİBİ ADAMsın Adanalım! Biz o kanın nereden geldiğini biliyoruz! 

Yukarıdaki ekran görüntüsünde Hasan Şaş'ın alnındaki yaranın izi hala mevcut. Videosu da aşağıda...

20 Mart 2012 Salı

Derbi Rehaveti Gidecekse Eğer...


Bu foto bir maçın kaderiyle nasıl oynanır onu açıkça kanıtlıyor aslında. Abitoğlu denen hakem bozması açık açık maçın kaderiyle oynadı hem de ilk dakikadan son dakikaya kadar. Ama bu maçı sırf da hakem bozmasının saçma kararlarıyla kaybetmedik...

Derbinin bitimiyle yaşananlar benim aklımı bulandırdı. Ne olursa olsun normal sezonu şampiyon tamamlasak da Florya’da toplanan kalabalık ile futbolcuların, teknik heyetin adeta bir şampiyonluk kutlaması yaşaması yanlıştı bence. Demoralize olmuş, soyunma odasındaki ruhsuzluklarına hocası bile engel olamamış bir oyuncu topluluğuna tekrardan gaz vermenin bir anlamı var mı? Bu kutlama play-off sonu olsa daha güzel olmaz mıydı? Bu olay bana keşke olmasaydı dedirtirken üstüne Ünal Aysal’ın ilginç açıklamaları gündeme bomba gibi düştü. Fatih Terim akıllı bir şekilde olaylara kafasını sokmazken; başkan ‘standart’ kelimesini de kullanarak olaya bodoslama girdi, rakibi gereksiz yere kışkırttı. Şimdi içerde oynayacağımız maçta derbide bir taraftar herhangi bir şekilde sahaya bir şey atarsa başkan dediklerini yutmak zorunda kalmayacak mı? İçerde bu maçta bile onca olay olmuşken bu sözlerden sonra daha büyük olaylar olursa bundan kim karlı çıkar? Fenerbahçe mi, biz mi?

Sonuçta bunca senedir kazanamadığımız Türkiye Kupası’nda çeyrek finali dahi görememiş olduk. Ama bu maç derbi sonrası oluşan rehavet ortamını üzerimizden attıracaksa ben bu mağlubiyete bile razıyım. Çünkü kimse unutmasın ki lig daha bitmedi ve önümüzde hiç alışkın olmadığımız play-off maçları var. Futbolcular, teknik heyet, yönetim, biz taraftarlar kısacası herkes daha fazla bu işe asılmalı. Anahtar kelimemiz benim en sevdiğim pankartlardan biri olan bu pankartın üstündeki sihirli kelime olmalı. KONSANTRASYON…

Dip Not: Sabri'yi bu takımda saçmalarken izlemekten ben utanıyorum artık. Yetmedi mi bu adamı bu formanın hakkını verememesine rağmen izlediğimiz??

14 Mart 2012 Çarşamba

İnandık Biz Sizlere!


Neresinden bakarsak bakalım bir derbi! Bugün resmi sitede görünce bu inancı biz de paylaşmak istedik. Bu  maçın olayı çok farklı, daha önceki derbilerden de çok farklı. Youwin gibi birçok bahis sitesi nde bile hafta başından beri reklamı yapılıyor bu dev maçın! Maç sırf Kadıköy'de diye feneri favori gösterenlere, iddaa seçenekleri nde feneri banko gösterenlere, makus talihe inat bu maçı alın! Her zaman olduğu gibi günler geçmiyor, dakikalar takılıyor sanki. İşin kötüsü, o kadar bekliyoruz ama o 90 dakika öyle hızlı geçiyor ki tadına doyamıyoruz.  Bizler canı gönülden inandık sizlere... Her şeyimizle yanınızdayız, cumartesi gecesi orada bu işi bitirin!

12 Mart 2012 Pazartesi

İyi ki Kurtulmuşuz Senden


Telegol'de yaklaşık 3 saat boyunca dinledik Polat'ı. Konuşmasında Arda, Hakan Şükür, Aziz Yıldırım, Adnan Sezgin, Mehmet Helvacı ile olan ilişkilerinde ve bu isimler ile ilgili aldığı kararlarda pişmanlık duyduğunu söyledi. Şike sürecinde Galatasaray'ın mevcut yönetiminin tutumunu tasvip etmediğinden bahsedip; başkanlık görevinde kalabilseydi diğer kulüplerin yanında olacağını söyledi. Hatta savunmasını Galatasaray'a iftiralar üzerine kuran Aziz Yıldırım'ı Metris'e kadar gidip ziyaret ettiğini rahatlıkla anlattı.

Uzatmaya gerek yok aslında. Bu dedikleri bile yeterli benim için. Benim gibi eski başkanını izleyen veya sonradan bu açıklamaları izleyecek veya okuyacak milyonlarca Galatasaraylı eminim ki Polat'tan kurtulmuş olmamamızın ne kadar da değerli olduğunu bir kez daha anlamıştır. O yüzden de bir daha gönül rahatlığıyla şunu diyorum... İyi ki kurtulmuşuz senden Adnan Polat...

6 Mart 2012 Salı

Play-Off’u Çıkaran Zihniyetin…


Hafta boyunca Sivas halkı ve takımı maçın da pazartesi günü oynanacak olması nedeniyle maça ekstra motive edilmeye çalışıldı. Hatta Fenerbahçe’nin Ramazan Köse’nin resitallik performansı sonrası aldığı galibiyet Galatasaray’ı daha da strese sokmuştu kimilerine göre. Amaç Sivas’ı maça ekstra motive etmek ve Galatasaray’ı da alabildiğine strese sokmaktı. Ama istenilen olmadı Galatasaray bana kalırsa çok kötü bir performans sergilediği maçta bu ligin de üstünde oyunculara sahip olduğunu gösterdi ve aldığı skorla taraftarını mutlu etmedi; rakibini kahretti.

Benim bu sene özelinde hatta tüm sezonlar genelinde bir iddiam var. Şampiyonluğa giden takım kendisi için rahat gözükmeyen maçları farklı skorlar ile kazanıyor veya kötü oynadığı maçlarda anlamsız goller ile şans faktörünü yanında taşıyabiliyorsa bu durum, gerisindeki rakipleri demoralize eder, yarıştan kopartır. İşte bu sene Galatasaray bu durumda ve play-off denen saçmalık olmasa Kadıköy’de alınacak bir beraberlik bile şampiyonluk turu attırabilirdi Galatasaray’a. O yüzden tüm küfürlerim hatta beddualarım bu saçmalığı çıkartanlara.


Hala içimde korkular mevcut; çünkü yaşanmamış bir play-off deneyimi öncesi derbilerin yoğunlukta olacağı süreci ve performansımızı net olarak kestiremiyorum. Hatta Trabzon maçını da derbiden sayarsak, hiçbir derbide yenik duruma düşmedik yani derbi maçta yenik duruma düşen Galatasaray takımı nasıl reaksiyonlar gösterecek bilemiyoruz da. Ama futbolu bilen, tek başına sahaya karakter koyacak oyuncuların fazla olması benim için en önemli artımız. Benim gibi teknik kadro ve oyuncularında kafasında buna benzer soruların ve gel gitlerin olduğuna eminim. O yüzden de Kadıköy’de şampiyonluk turuna çıkabileceğimiz bir maçı yaşayacakken, bizi play-off maçlarına mahkum edenlerin taa…

Yine de son sözümüz #SampiyonlukSarkısıDusmesinDillerden olsun, biz havamızı bozmayalım geridekiler bizi izlemeye devam etsin.

Dip Not: Çok yakışıyor sana kaptanlık Ujfalusi çoook...

2 Mart 2012 Cuma

Euroleague Maceramızın Adı… FAIRY TALE


Dün kaybetmedik aslında top 16’nın ilk maçında Efes maçıyla kaçırmıştık son 8 şansını. Dün bir mucize gerçekleşir diye bekledik ama olmadı olamazdı da. Acısıyla tatlısıyla Euroleague maceramız bitti sonunda.

Gerçekçi olmak lazım ki buraları görmek bile bizim için büyük bir olay. Eksiklerimiz üzerine uzun uzun analizler yapmak mümkün. Boyalı alan savunmasındaki yetersizliğimiz, skorun kitlendiği anlarda Gordon dışında sorumluluk alacak alternatif oyuncular bulamayışımız, 4 numarada sıkıntılar yaşayışımız(savunma ve hücumda), Luksa ve Furkanlı kırılgan uzun hattımız, sene başında iyi uygulayıp sonradan sertlik dozunu bir daha yakalayamadığımız alan savunmamız ve de en önemlisi bir deplasman takımı olamayışız. Bunlar eksiklerimizin belli bir kısmı ama bugün için eksiklikler yerine kimsenin beklemediği artılar üzerinde konuşma zamanı. Evet bu takım artık Galatasaray ruhunu Avrupa’nın en önemli basketbol organizasyonunda herkese gösterdi. Son topa kadar savaşmayı kendisine hedef belirlemiş bu takım, özellikle de içerde oynadığı maçlarda gerçek kahramanlık hikayelerini bizlere canlı canlı yaşattı ve hepimizin kalbini fethetti. Sırf içerdeki Cska maçı bile uzun yıllar boyu gurur duyabileceğimiz bir anı bizim için artık. O yüzden gerçek anlamda bu başarıda emeği geçen herkesle gurur duymak lazım.


Gurur duyuyoruz ve sonsuz teşekkürler ediyoruz bu başarıyı yaşatanlara ama bu kadar gurur duyduğumuz basketbol organizasyonumuz bu sene asıl hedef olan Lig Şampiyonluğu için hala soru işaretleri taşımakta. Euroleague ‘de alınacak her galibiyet bizim için değerliydi ama artık bu taraftar şampiyonluk görmeli. Bunun içinde play-off lar öncesi muhakkak transferler şart. Bu kadar iyi geçen sezon Türkiye Kupası’ndaki Beşiktaş yenilgisi gibi bir maçla bitecekse kimse kusura bakmasın ama Euroleague’de yaşadıklarımızın da hiçbir anlamı yok benim için. Bir peri masalı yaşadık baya çoşkulu bir şekilde ve bitti artık, sıra gerçek hedef Beko Basketbol Ligi Şampiyonluğu’nda…

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails