juan pablo pino etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
juan pablo pino etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ocak 2011 Perşembe

Kupa Vedası


Biraz geç oldu ancak hem uzun zamandır maç yazısı yazmadığım,hem de Ali Sami Yen'deki son maç ve yeni transferlerin ilk maçı olduğu için geç de olsa yazıyorum.

Takımda gördüğüm ilk şey yeni transfer Culio'nun ne kadar faydalı olacağı oldu.Adam eksilten,alan boşaltan,dribling yapabilen ve kafasını kaldırarak pas ve orta yapabilen bir oyuncu olarak gerçekten takıma yararlı olacaktır.Ayrıca ilk maçı olmasına rağmen hırsı ve gerektiğinde kavga edebilecek olması benim için en büyük artısı.Nitekim takımda savaşan oyuncu eksikliği olduğunu sürekli vurgulamıştık.

Maçın en iyilerinden birisi de,belki ilk yarı en çok eleştirilen oyunculardan biri olan Ayhan'dı.Maç boyunca takımın ayakta kalan,takımı ileri taşıyan tek adamdı.Arda'nın göbek bağladığını,depar atarken göğüslerinin sallandığını ve uzun bir sürece ihtiyacı olduğunu da gördük.İkinci yarı Pino'nun kanada geçip daha hareketli oynamasıyla Arda da rahatladı ve daha iyi oynadı.

Hakan Balta ve Barış'la orta sahanın topu hücuma taşıyamıyor.Hagi,Kasımpaşa ve Konya maçında denediği orta sahada H.Balta modelinin ekmeğini yediği için bu seçimin tutacağına inanmakla hata ediyor.Gökhan Zan sakatlanmasa bu değişikliğe gider miydi orası ayrı ama bence yanlış seçim.Barış Özbek'in ise artık bu takımda kalması imkansız gibi.

Bir parantez de Servet'e açmak gerek.Keşke 2 maç önce satıcı diyenler (özellikle yeni açık taraftarı) gol atınca Servet tezahüratları yapmasalardı.Açıkçası ben Servet'in gol atmasına sevinmedim.Evet bu maçta çok iyi oynadı ama bana göre Galatasaray'ın adamı olmamalı.Ruhsuzluğun adı profesyonellik olmamalı.Ali Sami Yen şiirinde kimin,ne kadar duygulandığına bakıp takımı kurmak mümkün olsaydı keşke...

Sözün özü,maçın en iyileri Ayhan,Culio ve Pino'ydu bence.Maç bittiğinde Tugay'ın gözyaşları ise herşeyi unutturdu...

5 Kasım 2010 Cuma

Trabzon Deplasmanı ve Hagi'nin Seçimleri


Hagi ve Tugay'ın gelişiyle Saraçoğlu'nda 10 yıl sonra gelen beraberlik ve devamındaki Antalya maçında alınan 3 puanın ardından takımda yavaş yavaş dengeler oturuyor.Geçen hafta da belirttiğimiz gibi Antalya maçıyla birlikte bizi bekleyen 4 zorlu maçımız vardı.Antalya'yı kayıpsız geçmek önemliydi ve bunu zor da olsa başardık.Geriye 3 maç kaldı ve bence ilki ve en önemlisi Trabzon deplasmanı.Aslında bizim için artık her maç fazlasıyla önemli çünkü kaybetmemiz gereken maksimum puanı zaten kaybettik ve Trabzonspor bizim için şampiyonlukta en önemli rakip bana kalırsa.

Bu maçta Baros'un oynamayacağı birkaç gün önce kesinleşmişti.Bu yüzden Hagi yine son haftaların flaş ismi Pino'ya forma verecek.Hagi'nin geldiğinden bu yana oynanan futbol bir yana; takım içinde moralleri yükseltmesi benim için herşeyden önemli.Son günlerde bloglarda sık rastladığımız idman fotoğraflarında özellikle Elano ve Misimovic'in takımın neşe kaynağı olduğunu görebiliyoruz.Takımın içinde yerli ve yabancı oyuncuların yeniden kaynaşması da Hagi ve Tugay'la gelen bir durum.Parantez açılması gereken bir diğer oyuncu da tabiki Lorik Cana.Geldiğinden beri düzenli olarak oynatılmayan veya sakat olan Cana da bana göre Pino gibi oynadıkça oyununa ivme katarak takımın değişilmezlerinden olacaktır.Aynı şekilde Misimovic ve Elano'da oyunlarına sürekli ekleyerek takımımızı layık olduğu yere taşıyacaklardır.

Pazar akşam oynanacak maçta Hagi'nin ne yapacağına gelirsek,Hagi'nin öncelikli hedefi gol yememek olacaktır.Hagi'nin Fenerbahçe maçına yakın bir taktikle çıkacağını düşünüyorum.4-5-1 gibi bir dizilişte Cana'yı yine 4'lü defansın önünde,Ayhan ve Sarp/Barış'a ise Misi ve Elano'yu topla buluşturma görevini verebilir.Elano yine sağ kanada derinlemesine; Misimoviç ise Ayhan'la birlikte sola yakın oynayacaktır.Öyle ya da böyle bizim için öncelikle 1 puan daha sonra galibiyet önemli.Bu önemli virajda kayıp yaşamak ne olursa olsun şansımızı iyiden iyiye azaltır.Umarım Trabzon'dan güzel bir oyun ve 3 puanla döneriz.

İDMAN FOTOĞRAFLARI





28 Ekim 2010 Perşembe

Sezonun En Krıtik Maçı(Galatasaray-Antalyaspor)


Bana kalırsa bu sezonun en önemli maçına çıkacak Galatasaray bu haftasonu.Bu maç ilerisi için hedef belirleme maçı olacak tam anlamıyla.Belki şimdi ligde her maç zor edebiyatı yapanlar olacak;ama kim istemezdi ki Beşiktaş'ın şu dört haftalık fikstürünün(Sivas-Kasımpaşa-Gençlerbirliği-Konya)Galatasaray'da olmasını?En azından bu hafta şu dört takımdan biri olsaydı ;sakatlıkların can sıktığı bu dönemde çok iyi olurdu.Hele de rakip Antalyaspor iken...

Derbide çıkan sonuç elbette ki çok önemliydi ;ama kabul da etmek gerekirse her şey yoluna girmedi henüz.Baros-Kewell-Arda büyük ihtimal ile yine olmayacak.Bu durumda da bu maça Fenerbahçe maçının onbirinin çıkması ve aynı sistemin bu maçta da uygulanması durumu var.Bu durumda da bu maçtaki orta saha ve hucüm hattı,Mustafa ,Cana,Elano,Barış,Misimovic ve Pino'dan oluşacak.Yani direnci düşük ve bu sene toplamda sadece iki gol atabilmiş bir orta saha-hucüm hattımız olacak.Hal böyleyken de Antalya'nın dirençli ama yeteneksiz orta sahası,sert oyuncuları ve futbol yapısı bizi çok zorlayabilir.İbb maçı öncesinde yazdığımı bugün yine tekrarlıyorum.Maçın kilidi maça çok hızlı başlamak ve maçı hemen kopartmaktır.Hatta Pino-Batdal ikilisi ile başlamak ve oyunu rakip sahaya yığmak da alternatif bir fikir olarak düşünülebilinir.

Seyircisi-futbolcusu-hocası bütünleşmiş Galatasaray ,bu maçı kopartacak güçte her şeye rağmen.Ancak Ömer-Sedat tarzı oyuncular maçı en başından sonuna kadar gerecektir,bunlara da dikkat etmek lazım.Necati ve Tita'nın da etkinliğini unutmamak lazım elbette.Sezonun bana kalırsa en önemli maçı bence bu maç,o yüzden FULL KONSANTRE-EKSTRA PERFORMANS şart...

19 Eylül 2010 Pazar

Kazanmaya Alışmak


Maçın en kötü iki adamından biri olan Ayhan(diğeri malumunuz Mustafa Sarp)o golü atmasa ,eminim ki birçoğumuz farklı düşüncelere sahip olacaktık.Ancak Ayhan'ın attığı golden sonra Galatasaray'ın kendini bulması,büyük takım hüviyetine bürünmesi bu takımın oynadığı futbolun negatif olmasının nedenlerinden birinin özgüven yetersizliği olduğunu gösterdi.Daha farklı nedenler de bir çırpıda sayılabilinir;ancak golden sonra bilinçli ataklar yapılması,pas trafiğinin istenen düzeye gelmesi çok önemliydi.

Dünkü maçın geneli Galatasaraylıları bunalttı hatta öfkelendirdi.Çünkü her ne kadar zemin felaket olsa da;pas yapamayan ,ileriyi düşünemeyen,uyumsuz bir Galatasaray takımı vardı.Bunun da ana sebebi Mustafa Sarp ve Ayhan'dı.Mustafa Sarp'ın pozisyon alamama durumu takımın tamamını etkiledi.Onun statik oyunu pas trafiğini önledi.Rakibin yarı sahasında alamadığı toplar(kendi pozisyon hatasından)Kewell ve Pino'nun kanatlarda sıkışmasına neden oldu.Kanatlardaki verimsizlik de Baros'un oyununu etkiledi.Ama Ayhan'ın 692 gün sonra attığı gol herşeyi değiştirdi.


Genel olarak maçın hikayesi böyle idi.Oyuncu bazında değerlendirme yapacak olursak Ufuk ile başlamak lazım.Ne olursa olsun takım iki maçtır gol yemiyor.Dün Ufuk bir ara sakatlanıp ,oyundan çıkacak işareti verildiğinde kameranın döndüğü ismi gören tüm Galatasaraylılar yine mi geliyor demişlerdir.Ama Allah'tan bu olmadı ve bu birkaç gün içinde Ufuk'un sakatlık haberi gelmez.Ancak Ufuk topu oyuna daha hızlı sokmayı öğrenmeli.Serdar Kurtuluş iyi bir alternatif olduğunu gösterdi ve Ali Turan kabusunu Sabrisiz dönem de çekmeye gerek yok dedirtti.Misimovic oldukça pasifti ve hayal kırıklığı yaşattı.Onunda Arda gelene kadar ciddi bir kredisi var ve Arda ile çok daha iyi olacağına inanıyorum.Mustafa hiçbir zaman 11 oyuncusu olamaz.Arda gelince Cana 'ya kavuşma gerçekleşmeli.Ayhan günden güne ivme kaybederken bu attığı gol çok önemliydi.Maç boyu felaketti ama kazandırdı.Pino da ısrar edilmeli ama Galatasaray'ın oyunu kontraya dönünce bu olmalı.Çünkü Pino dün bir kez daha kanıtladı ki kapanan,kanatlarını iyi savunan ekiplere karşı Pino kilit açıcı olamayacak bir oyuncu.Pino Kewell'ın yedeği olabilir ki Kewell'da üst üste 90 dakikalar kaldıramıyor ve verimliliği de düşüyor.

Sonuç olarak Galatasaray Ardasız çıkılan ikinci maçını da kazandı ki bu gerçekten çok ama çok değerli.Golden sonraki Galatasaray'da ümit vermesi gelecek için kazanma alışkanlığı getirecektir.

Dip Not:Çift spikerle maç sunma ilk uygulanmaya başladığı zaman şu yazıyı yazmıştık.Ve fikirlerim hala aynı çift spiker uygulaması hele de iki Melih ile olduğu zaman kabusa dönüşüyor.Dün ısrarla saçmaladılar ve bolca espri yaptılar.Bu uygulama daha çok can sıkar...

16 Eylül 2010 Perşembe

Elano Ne Yapacaz Biz Senle?



Zaragoza seyircisi hafta sonu Malaga maçında sinir krizlerine girerken; hepimizin aklına geçen sene bizim de böyle sinir krizleri içinde olduğumuz gelmiştir. Leo Franco, geçen senenin yanlış transferlerinden biriydi ve Galatasaray seyircisi ona olduğundan fazla sabretti. Onun yanlış bir transfer olduğu ve hiçbir zaman katkı veremeyeceği açıktı.Ve Leo Franco'dan vazgeçildi. Belki de zarar ederek...

Bu senede aynı durum Elano için geçerli. Dünya Kupası'nda ağızlara bir tutam bal çalan Elano attığı goller ile herkesi kandırdı. Dunga'nın hocalığı dışında da milli takıma girme ihtimali zaten yoktu. Orada da vasat futbol oynayan Elano, sakatlanmasa belki de ondan kurtulunabilinirdi. Ama Elano ne yazık ki Galatasaray'ın elinde kaldı. Son Gaziantep maçında ilk kırk beş dakika vasat bir futbol oynayan Elano'ya Rijkaard bile zor tahammül etti. Devamlılığı olmayan, fizik gücü yetersiz Elano'da bundan sonra ısrar edilmemeli.

Eğer Rijkaard orada devamlı oynayacak birini arıyorsa denenmesi gereken oyuncu Pino olmalı bence. Belki oynatılmaması olası bir transferinde zarar ile satılması durumunu ortaya çıkartacak ama yine de bu Elano ile maç kazanmak ve bir sistem oturtmak imkansız...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails