30 Ocak 2013 Çarşamba
Yeni Transferlerle Muhtemel Kadrolar
Malum Sneijder ve Drogba transferleri hakkında ne söylesek boş. Şimdi oturup Drogba, Sneijder kimdir diye tanıtmaya çalışmak bile bu adamların kariyerine hakaret olur. Bu transferlerle ikinci yarı takımın ilk 11'i nasıl şekillenecek diye hepimiz merak ediyoruz. Bu bağlamda biz de kafamızda belli başlı kadrolar oluşturduk. Süper Lig için 3 farklı kadro dizilimi oluşturduk. Normalde Riera'yı kesmezdim ama yapacak bir şey yok gibi. İlk kadroyu asimetrik 4-4-2 olarak bilinen dizilişe göre yaptık. Burada Sneijder sol kanatta gibi dursa da hücuma daha yakın ve serbest bir alanda oynar gibi düşünebiliriz. Ayrıca bu taktikle maç içerisinde Hamit'in ortaya geçmesiyle 4-3-1-2'ye de dönülebilir.
İkinci kadro da 4-1-2-1-2 şeklinde. Aslında Bir nevi 4-3-1-2 de diyebiliriz. Bu kadroda forvette Drogba yanında Elmander'i düşündüğümüz için Melo kesik yedi;
Üçüncü kadro 4-2-3-1 dizilişinde. Burada Burak Yılmaz sağ kanatta görülüyor ancak orta sahaya Yekta'yı koyup, Hamit'i kanada çekerek Burak Yılmaz'ı kulübeye göndermek de mümkün;
Ve son olarak Schalke maçı için kurduğumuz kadro var. Bu maç için kesinlikle ve kesinlikle ileri uçta Drogba'nın yanında Elmander'i düşünüyoruz.
Etiketler:
albert riera,
burak yılmaz,
Drogba,
Elmander,
galatasaray,
Melo,
Sneijder
30 Ekim 2012 Salı
Cimbom Yüzümüzü Güldürecek Bu Sene…
Kurban Bayramı haftası oynanan maçlar da takımlarımız
rakiplerini dağıttı; darısı tüm seneye…
Onlar için denilebilecek her söz eksik kalır. Engelsiz
Aslanlar 4. Kez Dünya’nın en büyüğü…
Voleybol belki kanayan yaramız; ama kaptan Ulaş önderliğinde
Fenerbahçe Grundig’i dağıtan erkek voleybolcularımız bu sene çok büyük
başarılara imza atmaya yakın.
Sezona ülkenin en iyi koçu ve onun '4 kupa' mottosu ile yolan
çıkan Galatasaray Medical Park Fenerbahçe’den sonra Efes Pilsen’i de dağıttı ve
şampiyonluk mesajını daha gür bir sesle verdi.
Ve en büyük göz ağrımız futbol takımı… Ekim ayı belki takım
için iyi geçmedi ama geçen sene de geç form tutan bir takımımız vardı. Kayseri
maçı ve alınan net skor Kasım ayı ile tekrardan çıkışa geçeceğimizin göstergesi
bence…
22 Ekim 2012 Pazartesi
Ruhun Geri Döneceği Maç
Gençlerbirliği maçına çıkan 11’inin 10 futbolcusu dünyanın
çeşitli ülkelerinde hafta içi maç yaparak gelmişti Galatasaray’ın. Yani
rakibinin futbolcularının hafta boyunca sadece bu maça odaklanarak geldiği bir
atmosferde Galatasaray futbolcuları ivme kaybedilen bir periyotta takımca
mental olarak toparlanma fırsatı bulamamıştı. Kaldı ki Hamit- Burak- Amrabat
gibi rüşdünü ispat edememiş futbolcuların psikolojisi de mevcut futbollarının
ortaya çıkamamasına, dolayısı ile de takımın geçen sezona oranla bir gömlek
zayıf bir takım görüntüsü vermesine yol açmıştı, Gençlerbirliği maçı öncesi.
Böyle bir maç önü atmosferi sonrası Galatasaray kötü gidişe
dur diyemedi ve 2 puan kaybıyla Ankara’dan dönmek zorunda kaldı. Lig yarışının
uzun olması ve asıl arenanın Avrupa arenası olmasından dolayı maç ile ilgili
çok fazla yorumda bulunmaya gerek yok ancak takım ile ilgili bazı noktalara
değinmek de yarar var.
Takım şu ana kadar istenen seviyede değilse bunda kilit
noktalar var elbette ki. Sıra sıra değinip, genel resmi görmek en mantıklısı
olur bence. En önemli sorun bana kalırsa Ujfalusi’siz Galatasaray’ın hem
savunma hem de ofansta dağınık bir görüntü sergilemesi. Defansif anlamda geçen
sene Ujfalusi Semih’i ne kadar ilk
toplara gönderiyor diye yorumlar yapılmıştı; ancak bu hamlelerinde Ujfalusi’nin
taktik zekası ve Semih’in eksiklerini bu yolla kapatmasının doğruluğu ortaya
çıktı. Mevcut durumda Semih- Cris- Dany ikililerinden hiçbiri birbirlerini
tamamlayamadı ve Ujfalusi gibi geriden top çıkartıp; orta alan ikilisini
rahatlatamadı. Bir diğer sorun da Elmander’in güçlü görünmeyen fiziği ve
dolayası ile de 4-5-1’e dönüşen 4-4-2’i sistemini görememiz. Gençlerbirliği
maçı Elmander’in dönüş sinyalini verdi ki bu Galatasaray’ın geri dönüşü için
çok önemli olacak bence. Son olarak da Selçuk ve milli takım krizi… Geçen senenin açık ara en iyi Türk oyuncusu
ne hikmetse ‘taktiğe uymayan futbolcu’ damgası yedi ve bugüne kadar olayların
içine çekilmeyip sadece işini yapan Selçuk bu durumdan bir hayli etkilendi.
Mart ayına kadar Milli kabus da bittiğine göre geçen seneki Selçuk tekrardan
dönecektir. Bana kalırsa Melo’nun geç katılımı, bireysel performans düşüklükleri,
Burak- Amrabat’ın tipik 4-4-2 oyuncusu olmayışları da şu an yaşanan düşüşün
sebepleri ancak asıl problemler uzun olarak değindiğim üç maddenin içerisinde
gizli.
Ama geçen sene de geç form yakalamış bir Galatasaray takımı
vardı ve üst üste kazanılan maçlar ile takım almış başını gitmişti. Geçen sene
Galatasaray’ı başka yapan maç kesinlikle Arena’da kazanılan 3-1’lik Fenerbahçe
maçıydı. O maçtan sonra takım bambaşka bir takım haline dönüşmüştü. İşte Cluj
maçı da bu sezon tekrardan takım olacağımız maç olmalı. Mevcut resimde 0 puan
ve grup sonunculuğu var ancak bu takım içerde, dışarıda Cluj galibiyetleri ile
rahatlıkla 10 puanı görebilir bu grupta. Eğer bildiğimiz maç önü Fatih Terim
performansı şu anlarda takımın üzerine sinmişse bu ana kadar yaşanan puan
kayıplarının hiçbir önemi yok benim için. Yarın yeter ki futbolcular motive
olarak çıksınlar bu maça ve erken bir gol bulup oynadıkça zevk veren hücum
futbolu ile Cluj’u Arena’nın çimlerine
gömsünler.
2 Ekim 2012 Salı
Galatasaray Gibi Oynayın Yeter

Gün geldi çattı. Saat 21.45'te ait olduğumuz yerde, ait olduğumuz platformda, kendi mabedimizde Avrupa'da Galatasaray'ı gösterme zamanı tekrardan.
Her maçın canı ayrıdır; ancak Galatasaray gibi oynamak, o ruhu yansıtmak her maç için temel amacımız olmalı bizim. Hamit'in olmaması, Elmander'in belirsizliği asla takımı etkilememeli bugün. Temel felsefe oyunun her anında pres olmalı, rakibi bir zamanlar diğer Avrupalı takımları nasıl bunaltmış isek bugünde aynen o şekilde bunaltmalı, bezdirmeliyiz oyun hakimiyetimizle. Elbette ki Terim bu maçı kafasında çeşitli defalar oynamış, yaşamıştır ama özellikle ilk 20 dakikada üstünlüğü yakalayan bir Galatasaray, Braga'yı rahatlıkla evine puansız gönderecektir. Bence Manchester maçı birçok görüşün aksine bizim için Avrupalı Galatasaray'ın dönüşü için olumlu sinyaller vermedi. Ama bugün kesinlikle sahada daha farklı bir Galatasaray olacaktır, olmalıdır da.
Kilit oyuncular Muslera, Selçuk ve Burak olacaktır bu maçta. Bu sezon resmi maçlardaki tek gösterişli performansını Manchester maçında sergileyen Muslera bu maçta da takımın en kilit oyuncusu olacaktır. Oyunun iki yönünde takımı yönlendirecek Selçuk, duran toplarda da takımın golle buluşmasında en önemli rolde olacak. Ve tabi ki Burak... Hala tartışılan bir pozisyonda olan Burak bugün gol yollarında kendi gibi oynarsa, rahatlıkla gol veya goller bulacaktır.
Benim bu maça inancım tam. Stadyuma gelen her taraftar, oyunu tıpkı futbolcular gibi yaşar, sonuna kadar destek verirse; eminim ki yeni bir zafer gecesi yaşarız bugün. Grubun en önemli maçına çıkacağımız bugünde her oyuncu kendi rolünü, kendi kariyerinin en özel günlerinden birine çıkacakmış gibi yaşamalı ve galibiyeti takım halinde yakalamalıyız. Tekrardan diyorum; ''Galatasaray gibi oynayın yeter'' bu akşam...
30 Ağustos 2012 Perşembe
Burak Yılmaz Meselesine Dair-Şampiyonlar Ligi Çook Farklısın Çok
Burak Yılmaz’a ahlak dersi vermeye
kalkan sığ görüşlüler;
Günlerdir Burak Yılmaz ve emek hırsızı kavramlarını birleştirerek
medya üzerinden ikinci Engin Baytar vakası oluşturma çabasındasınız. Öncelikle
Burak Yılmaz’ın içinde bulunduğu pozisyonu net bir şekilde tanımlamak cidden
zor. Penaltı veya değildir diyenlere asla bir sözüm olmaz. Ama Burak Yılmaz
sahtekardır demek gerçek bir art niyet ürünüdür. Öncelikle Burak için ‘Feda’
beklentisi içine girmediniz mi ey etikçiler? Burak sizi istemedi diye mi
gözünüzde dünyanın en art niyetli insanı? Burak oyuna girer girmez onu
ıslıklamak bir defa sizin art niyetli olduğunuzun açık kanıtı ve sizler gerçek
bir kuyruk acısı yaşamaktasınız. Olayın Batuhan tarzı bir oyuncuyu sahiplenme durumu
var ki o da sizin nasıl bir karakter de olduğunuzun açık kanıtı.
Diğer taraftan Engin’i bitirme operasyonunda sırayı Burak’a
vermiş yancı Fenerbahçe taraftarı var ki; ‘onlar bu ülkede şikeyi sahiplenmiştir’ aynı statta oynanacak
maçta yine Feda’yı reddedip sarı-lacivert formayı giymiş Egemen’e edilecek
küfürlerde yine bu sahte hassasiyeti gösterecekler mi?
Aklımdaki başka bir soru da atılan
ikinci golde neden bir tek Beşiktaş taraftarı Umut topu elle almıştır dememiştir. Çünkü
cevap Burak’ta yaşanan kuyruk acısıdır. Mehmet Topal resmen elleriyle gol
atmıştır ama Beşiktaş taraftarı önemsememiştir bile bunu çünkü tek doğru olması
gereken insan Burak’tır Beşiktaş taraftarı üzerinde.
Bence Feda dediğiniz sezonda bir
içsel yaklaşım içine girin ve kendinize de çeki düzen verin Beşiktaş taraftarı.
Selçuk için Fatih Terim için edilen küfürlerin nedenini sorgulayın
doğrularınızı, yanlışlarınızı sorgulayın.
Yukardaki resim son Şampiyonlar Ligi
maçımızdan ve üzerinden cidden çok zaman geçti ama gün Şampiyonlar Ligi günü..
Fenerbahçe elenmiş, kazanılacak
gelirler artmış, takım yüksek bir potansiyele sahip, kazanma arzusu tavan
yapmış…
Şartlar bu iken gerçekten kendi adıma
çok güzel şeyler yaşanılacak beklentisi
içindeyim. Kura bir çekilsin artılar, eksiler değerlendirilir ama eğer Milan-
Braga- Bate gelirse grupta birincilik şansımız olur. Porto-Schalke- Cluj’lu
grup bize bir üst turu gösterir. Barca-City-Dortmund ayarında bir grup ise bizi
kara kara düşündürtür. Hadi bakalım hayırlısı olsun şimdiden.
18 Ağustos 2012 Cumartesi
Geri Dönüyoruz
-Cüneyt Çakır saatine bakıyor…
-Cüneyt Çakır sezonu bitirmek üzere
veee maçı bitiriyor…
-Sezonun en büyüğü GALATASARAY…
Büyüleyici
ve en az futbolcular kadar bizim de yorulduğumuz ve yıprandığımız bir sezonu bu
sözlerle kapatmıştık ve yepyeni sezonun açılışının vakti geldi çattı artık. Başlıkta
‘Geri Dönüyoruz’ dedim ama ‘Çok Çok Daha Güçlü, Yepyeni Hedefler İçin Geliyoruz’
da demek mümkün aşağıdaki kadro için. Dany, Umut, Burak, Amrabat, Hamit ve Melo’lu yepyeni kadro bana kalırsa çok büyük işler
yapacak.
Muslera
Ufuk
Eboue Semih
Ujfalusi Hakan Balta Sabri Gökhan Dany
Çağlar
Hamit Melo Selçuk Amrabat
Aydın Engin
Yekta Emre
Elmander Burak Umut Necati
19 Temmuz 2012 Perşembe
Yeni Sezon Formaları (2012-2013)
Dün yapılan 2012-2013 sezonu forma lansmanından önce twitter ve sözlüğe kırmızı formanın sızdığını gördük. Bu forma olayını, her yılı bağımsız düşünerek değerlendirmek bence yanlış olur. Nike'ın bu sezon için yaptığı bu 3 forma da kaliteli, buna lafım yok. Tek göze takılan şey, özellikle parçalı formadaki Türk bayrağı logosunun yeri. Türk bayrağı logosu acayip eğreti duruyor. Nike logosu ortada olsaydı da o bayrak sağ göğüste, GS arması da sol göğüste olsaydı. Bu Nike için bir prensip mevzusu olabilir ama umurumda değil arkadaş. Sen Nike'ın müşterisisin, istediğini yapmak zorunda.
Bir başka mevzu da, yıllardır taraftarın özlemini çektiği sarı formaya kavuştuktan sonra, neden hemen kaldırıyorsunuz ki? Geçen sene sarı forma alamayan adamlar daha ne kadar bekleyecek? Veya alanlar sarı formayı napacak? Kırmızı formaya lafım yok ama beyaz forma yerine sarı forma yapılsaydı daha güzel olurdu. Geçen seneki sarı forma üzerinde rötuşlar yaparak güzel bir forma yaratilabilirdi. Beyaz formaya çamur atmak istemiyorum. Özellikle Semih ve Baros'a çok yakışmış. Gel gelelim ki bu takımın esas rengi sarı kırmızıdır ve her sezon sarı ağırlıklı bir forma olması gerek diye düşünüyorum.
Ve son olarak, forma fiyatlarından bahsedeyim. Taraftar olarak takımımıza destek olmalıyız, eyvallah ama 120 lira nedir arkadaş ya? Bu formayı alacak adamların %80'i öğrenci. Bu forma en fazla 99 lira olmalıydı. Sözün özü, ben bu sezon formalarından tatmin olmadım. Sarı formasız sezon istemem ben arkadaş!
Ve son olarak, forma fiyatlarından bahsedeyim. Taraftar olarak takımımıza destek olmalıyız, eyvallah ama 120 lira nedir arkadaş ya? Bu formayı alacak adamların %80'i öğrenci. Bu forma en fazla 99 lira olmalıydı. Sözün özü, ben bu sezon formalarından tatmin olmadım. Sarı formasız sezon istemem ben arkadaş!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)