16 Mayıs 2012 Çarşamba

Başbakan ve Fenerbahçe



Ülkenin başbakanının Fenerbahçeli, takımının fanatik bir savunucusu olduğunu bilmeyen yoktur. Hatta başbakan,  bu durumun altını her zaman  çizmiş; bunu yaptıklarıyla, konuştuklarıyla  her fırsatta ortaya koymuştur. 2002’den bu yana da başbakana siyaseten tamamen zıt olan Fenerbahçeliler de dahil tüm Fenerbahçe taraftarı başbakan ile renkdaş olmaktan mutlu olmuş, o hep eleştirdikleri Mesut Yılmaz ve Galatasaraylı yıllarda yaşanmamış avantajları yaşamışlardır. Komplo teorileri denebilir, denk gelmiş denebilir, Aziz Yıldırım başkanlığı öğrenmiş denebilir ama ülke yönetimine Tayyip Erdoğan hakim olduğu günden itibaren Fenerbahçe kulübü bir değil birkaç beden büyümüştür. Ardı ardına yapılan sponsorluk anlaşmaları, tesisleşme hamleleri çok iyi bir şekilde incelendiğinde siyasetin de katkıları olduğu açık açık görülecektir. Ülker ile yapılan anlaşma ile basketbol, Acıbadem Grubu ile yapılan voleybol anlaşmalarında kulübe inanılmaz derecede kaynak aktarılırken, müesseler de bu yapılan anlaşmalardan sonra nasıl olduysa inanılmaz şekilde büyümüştür. Bununla da kalınmayıp üç temel branşın Federasyon başkanları da, hakem kurulları da Fenerbahçe ile daha sıkı ilişkiler içine girmişlerdir. Yani mevcut durumlar, yaşanılanlar ülkenin başbakanını Fenerbahçelilerin kalbinde resimdeki gibi çok ayrı bir yere koymuştur.


Ancak bu birliktelik 3 Temmuz sürecinden bu yana devamlı bir şekilde irtifa kaybetmekte ve dün başbakan ile renkdaş olmaktan gurur duyan Fenerbahçe’nin Kadıköylüleri ve Aziz Yıldırımcıları bugün renkdaşlarını gerçek bir düşman gibi görüp, siyaseten de zıt olduklarının farkına varmış durumda. Kadıköylüler ve Aziz Yıldırımcılar dedim çünkü her Fenerbahçeli Kadıköycü ve Aziz Yıldırımcı değil. Bugün başbakanı, polisi, cemaati düşman gören kesimler Anadolu’da acaba ne kadar takdir topluyor, ve yapılan eylemler onları ne kadar temsil ediyor? Bence bu kilit soru Fenerbahçe’nin bundan sonrasını belli edecek. Bugün cemaati, polisi düşman gören kendilerini Fenerbahçe’nin teröristi, Aziz Yıldırım’ın müridi olarak gören kesimler en büyük zararı da kulüplerine vermeye devam ediyor. Artık şu net ve kesin. Ülkenin futbol iklimi siyaset ile tamamen iç içe. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin başrolde olduğu futbol ikliminde siyaseten kendine düşmanlar belirlediğinde, hele de bu düşman hükümet olduğunda en fazla zararı yine kendin çekmektesin. Senelerce lise sultasında kalan mevcut hükümetlere yukarıdan bakan Galatasaray en büyük zararı özellikle de stat yapımı aşamasında bizzat kendi yaşadı. Ancak bugün Ünal Aysal’ın liderlik özellikleri ile siyasetin de futbolun bir parçası olduğunu görmesi, Abdurrahim Albayrak ve Fatih Terim’in sevilen kişilikleri, takdir gören karakterleri ile haiz oldukları siyaset ve iktidar yakınlıklığı son kupa alınamama krizi ve türlü örneklerde Galatasaray’a artılar sağladı ki bunlar da Galatasaraylının özlediği tarzda artılar ve gereklilikler. 


Peki bu süreçte Fenerbahçe ne yapmakta ve kazandıkları artıları nasıl harcamakta? Yatırılan paraların asla geri dönmediği, yani kulüplerin amatör branş olarak tanımladığı voleybol ve basketbola bakalım. Bugün Fenerbahçelilerin düşman olarak gördükleri cemaate yakınlığı ile bilinen Mehmet Ali Aydınlar  voleybola 10 milyon dolarlık (rakam büyüyebilir, küçülebilir) katkı sağlarken; Ülker grubu basketbolun anahtarını Fenerbahçe’ye bırakırken, salon yaparken cemaat o gün neden eleştirilmedi? Başbakan Berlusconi tarzı hareketlerle kulubü Suriye’ye götürürken, Topuk Yaylası’nı Fenerbahçe’ye kazandırırken kısacası tam anlamıyla taraf olmuşken neden eleştirilmedi? Fenerbahçeliler  resimdeki o günleri ne de çabuk unuttu?


Fenerbahçe tarihinin en büyük siyasi destekçisi, en büyük renkdaşı başbakan, bugün Fenerbahçe taraftarının Aziz Yıldırım uğruna harcadıkları büyük bir kayıp ama şu an gözleri Aziz Yıldırım’dan başka bir şey görmeyen Kadıköy ve Aziz Yıldırımcılar bunun farkında değiller. Savunmamda her şeyi anlatacağım deyip sonra da "her şeyi Fenerbahçe için yaptım diyen", savunmasını kendi üzerinden değil de Galatasaray üzerinden yapmaya çalışan Aziz Yıldırım bundan sonra ne yapar, yeniden dönebilir mi bilinmez ama Fenerbahçeliler kendileri için idol bir siyasi karakterle sandıkta görüşürüz durumundalar. Bundan zerre kadar üzüntü duymayacağım kesin. Çünkü Galatasaraylı dün de, bugün de, gelecekte de başbakan ile asla Fenerbahçelilerin kurduğu tarzda bir ilişki kurmayacak. Her şey adil olsun, siyaset futbola, spora uzak olsun yeter bize çünkü. Düşünecekse Kadıköylüler, Aziz Yıldırımcılar düşünsün bundan sonrasını, Galatasaraylı zaten mevcut şartlarda büyüdü, cemaat, iktidarla gelişmedi. Olay sandıkta görüşürüz olayı ise buyurun görüşün, çünkü bizim başbakana olan tavrımız netti ve değişmedi ki. Sıkıntı yaşayacak kesim belli, Galatasaraylının içi rahat…

1 yorum:

  1. Yazılarınızı Gityat.com ' da paylaşabilir, blogunuzu tanıtabilir ve kendi kanalınızı kurabilirsiniz. Sizleri de aramızda görmek bizi çok mutlu edecektir.

    YanıtlaSil