28 Mayıs 2012 Pazartesi
Blueneck - Oig
21 Mayıs 2012 Pazartesi
Bizim İçin 18. Şampiyonluk!
Bizim
için son derece stresli ve İmparator'la gerçek Galatasaray'a dönüşün yaşandığı bir sezonu
şampiyonlukla tamamladık. Bu seneki şampiyonluk hikayesini bizim gibi yaşayan
yakın çevremiz ve bizi okuyan, bizi destekleyen, sevdiğimiz arkadaşlarımızın duyguları ile sezonu kapatmanın çok daha özel olacağını düşündüğümüzden geride kalan bu
sezonun son yazısı onların yaşadıkları duygulardan oluşacak. Bu seneki
şampiyonluk kelimesi ile başlayan cümlelerde yaşanan bu büyük başarının bizlere
neler hissettirdiğini gösterecek.
Bizlerden fikirlerini esirgemeyen twitter, GS Sözlük'teki kardeşlerimize can-ı gönülden
teşekkür ediyoruz. İsimlerin üzerine tıkladığınızda katkı yapan arkadaşların twitter hesaplarına ulaşabilirsiniz.
“İskeletler diyarında bir et parçası…”
"Bu
seneki şampiyonluk; her türlü şikeye, haksızlığa, adaletsizliğe karşı onurlu
temiz bir şampiyonluk oldu bizim için. Yine,
yeniden İmparatorla güzel sezonların yaşanacağının anlaşıldığı bir şampiyonluk
bu şampiyonluk. Yıllardır kopuk olan taraftar, yönetici, teknik ekip
bütünleşmesinin yeniden olduğu bu sezon hiç unutulmayacaktır."
"Bu
seneki şampiyonluk; tarihin en kirli sezonun ardından tarihin en temiz
sezonunda kazanılan tertemiz bir şampiyonluktur. Bu sene şampiyonluk yeni
başlayacak bir dört sezonluk periyodun ilk sezonudur."
"Yıllardır göremediğimiz kadar üst düzey bir arkadaşlığın olduğu bu güzel takıma hep destek verdik. Onlar da federasyon ve yayıncı kuruluş kaynaklı oyunlar ve senaryolara rağmen alınlarının akıyla güzel bir şampiyonluk hediye ettiler bize, hem de Kadıköy'de... Hatırlayın ne demişti Fatih Terim; "Galatasaray istediğini istediği yerden alacak güçtedir."
"Bu paragraf bir teşekkür değil özür niteliğindedir... Hepimiz; "bu takımın toparlanması 2 yılı alır. Şampiyonluğu değil takım kurmayı bekleyelim" dedik. Bizleri yanıltan Fatih Terim'e Ünal Aysal'a en içten özürlerimi sunuyorum... Ufak bir not olarak şunu da ekleyeyim; diğer takımların taraflarını görünce, iyi ki Galatasaraylıyım diyorum..."
"Galatasaray'ın tarihinde her zaman varolan "ruh" kelimesinin yeniden Fatih Terim sayesinde dirildiği, kazanmaktan vazgeçmeyen bir takımın umudunu hep koruyarak son maça kadar taşıdığı son yılların en "ak" şampiyonluğu."
"Galatasaray'ın tarihinde her zaman varolan "ruh" kelimesinin yeniden Fatih Terim sayesinde dirildiği, kazanmaktan vazgeçmeyen bir takımın umudunu hep koruyarak son maça kadar taşıdığı son yılların en "ak" şampiyonluğu."
"2011-2012 sezonu ilk hazırlık maçından itibaren her maçının içinde ayrı bir hikaye barındıran bir sezon oldu. 2008 şampiyonluğundan sonra serbest düşüşe geçtikten sonra 2010-2011 sezonu sonucu tamamen dibe vurduk. Ancak 19 Mayıs 2011'den itibaren tarihin akışını hobi olarak değiştiren adam Fatih Terim yuvaya döndü. Fatih Terim kimsenin beklemediği şekilde gümbür gümbür değil de daha sensei dönmüştü. egolarından büyük ölçüde arınmış maç sonlarında hakemler ince ince doğrasalar da suçu kendi oyuncusunda aramış ama hala tavizsizdi. Takıma bazı çok istediği oyuncular katılmasa da genel olarak kafası kırık ve sakin oyuncuları kaynaştırarak yeni bir ekip yarattı. Bu ekip ki ligin 4.haftasından itibaren süper zırvaya kadar dosta güven düşmana korku saldı. Özlenen şampiyonluk geldi söylenecek çok söz var ama yazın canımız sıkıldıkça değerlendirme analiz yaparız zaten. velhasıl-ı kelam bu sezonun özeti Fatih Terim'dir."
"Hak etmek, şansa karşı galip geldiğinde başarılar anlamlı hale
gelir. Bu güzel takımın her unsuru şampiyonluğu ayrı ayrı hak etti, kutlu olsun"
"Sezonun
özeti aslında, şimdi kimin söylediğini hatırlayamadığım, “Fatih Terim futbola
açsa Galatasaraylılar futbola doyar” sözüydü. Herkesin emeği var ama her şey
İmparator’dan önce ve sonra diye ayrılıyor. Bunun dışında bir başka güzellik de
diğer Türk takımlarına şampiyon diye haberler geçilirken Avrupa’da Galatasaray
için evine, yani Şampiyonlar Ligi’ne geri döndü diye haber geçmeleri. Evet,
yeniden gerçek savaş şimdi başlıyor. Bekle bizi Şampiyonlar Ligi."
"Bu seneki şampiyonluk UEFA ve süper kupadan sonraki en büyük mutluluğum. Ezeli rakibini sezon boyunca eze eze geçtiğin bir şampiyonluk. Şerefin ve temizliğin adı, her zaman iyilerin kazandığını anlatan Oscar Ödüllü bir sinema filmi bu şampiyonluk."
Mustafa AKSOY
"18. şampiyonluk; her şeye rağmen GALATASARAY'ın yeniden dönüşünün habercisi Şampiyonlar Ligi'ne yeniden kavuşmamızın müjdecisi, milyonlarca taraftarın Sivas'ından Taksim'ine tek yürek olduğunun göstergesi, sahaya yüreğini koyan takımın neler başarabileceğinin kanıtı ve iyilerin mutlaka kazanacağının belgesidir."
16 Mayıs 2012 Çarşamba
Başbakan ve Fenerbahçe
Ülkenin başbakanının Fenerbahçeli, takımının
fanatik bir savunucusu olduğunu bilmeyen yoktur. Hatta başbakan, bu durumun altını her zaman çizmiş; bunu yaptıklarıyla,
konuştuklarıyla her fırsatta ortaya
koymuştur. 2002’den bu yana da başbakana siyaseten tamamen zıt olan
Fenerbahçeliler de dahil tüm Fenerbahçe taraftarı başbakan ile renkdaş
olmaktan mutlu olmuş, o hep eleştirdikleri Mesut Yılmaz ve Galatasaraylı
yıllarda yaşanmamış avantajları yaşamışlardır. Komplo teorileri denebilir, denk
gelmiş denebilir, Aziz Yıldırım başkanlığı öğrenmiş denebilir ama ülke
yönetimine Tayyip Erdoğan hakim olduğu günden itibaren Fenerbahçe kulübü bir
değil birkaç beden büyümüştür. Ardı ardına yapılan sponsorluk anlaşmaları,
tesisleşme hamleleri çok iyi bir şekilde incelendiğinde siyasetin de katkıları
olduğu açık açık görülecektir. Ülker ile yapılan anlaşma ile basketbol,
Acıbadem Grubu ile yapılan voleybol anlaşmalarında kulübe inanılmaz derecede
kaynak aktarılırken, müesseler de bu yapılan anlaşmalardan sonra nasıl olduysa
inanılmaz şekilde büyümüştür. Bununla da kalınmayıp üç temel branşın Federasyon
başkanları da, hakem kurulları da Fenerbahçe ile daha sıkı ilişkiler içine
girmişlerdir. Yani mevcut durumlar, yaşanılanlar ülkenin başbakanını
Fenerbahçelilerin kalbinde resimdeki gibi çok ayrı bir yere koymuştur.
Ancak bu birliktelik 3 Temmuz sürecinden bu
yana devamlı bir şekilde irtifa kaybetmekte ve dün başbakan ile renkdaş
olmaktan gurur duyan Fenerbahçe’nin Kadıköylüleri ve Aziz Yıldırımcıları bugün
renkdaşlarını gerçek bir düşman gibi görüp, siyaseten de zıt olduklarının
farkına varmış durumda. Kadıköylüler ve Aziz Yıldırımcılar dedim çünkü her
Fenerbahçeli Kadıköycü ve Aziz Yıldırımcı değil. Bugün başbakanı, polisi,
cemaati düşman gören kesimler Anadolu’da acaba ne kadar takdir topluyor, ve
yapılan eylemler onları ne kadar temsil ediyor? Bence bu kilit soru Fenerbahçe’nin
bundan sonrasını belli edecek. Bugün cemaati, polisi düşman gören kendilerini
Fenerbahçe’nin teröristi, Aziz Yıldırım’ın müridi olarak gören kesimler en
büyük zararı da kulüplerine vermeye devam ediyor. Artık şu net ve kesin.
Ülkenin futbol iklimi siyaset ile tamamen iç içe. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin
başrolde olduğu futbol ikliminde siyaseten kendine düşmanlar belirlediğinde,
hele de bu düşman hükümet olduğunda en fazla zararı yine kendin çekmektesin.
Senelerce lise sultasında kalan mevcut hükümetlere yukarıdan bakan Galatasaray
en büyük zararı özellikle de stat yapımı aşamasında bizzat kendi yaşadı. Ancak
bugün Ünal Aysal’ın liderlik özellikleri ile siyasetin de futbolun bir parçası
olduğunu görmesi, Abdurrahim Albayrak ve Fatih Terim’in sevilen kişilikleri,
takdir gören karakterleri ile haiz oldukları siyaset ve iktidar yakınlıklığı
son kupa alınamama krizi ve türlü örneklerde Galatasaray’a artılar sağladı ki
bunlar da Galatasaraylının özlediği tarzda artılar ve gereklilikler.
Peki bu
süreçte Fenerbahçe ne yapmakta ve kazandıkları artıları nasıl harcamakta?
Yatırılan paraların asla geri dönmediği, yani kulüplerin amatör branş olarak
tanımladığı voleybol ve basketbola bakalım. Bugün Fenerbahçelilerin düşman
olarak gördükleri cemaate yakınlığı ile bilinen Mehmet Ali Aydınlar voleybola 10 milyon dolarlık (rakam
büyüyebilir, küçülebilir) katkı sağlarken; Ülker grubu basketbolun anahtarını
Fenerbahçe’ye bırakırken, salon yaparken cemaat o gün neden eleştirilmedi?
Başbakan Berlusconi tarzı hareketlerle kulubü Suriye’ye götürürken, Topuk
Yaylası’nı Fenerbahçe’ye kazandırırken kısacası tam anlamıyla taraf olmuşken neden eleştirilmedi? Fenerbahçeliler resimdeki o günleri ne de çabuk unuttu?
Fenerbahçe tarihinin en büyük siyasi destekçisi, en büyük
renkdaşı başbakan, bugün Fenerbahçe taraftarının Aziz Yıldırım uğruna
harcadıkları büyük bir kayıp ama şu an gözleri Aziz Yıldırım’dan başka bir şey
görmeyen Kadıköy ve Aziz Yıldırımcılar bunun farkında değiller. Savunmamda her
şeyi anlatacağım deyip sonra da "her şeyi Fenerbahçe için yaptım diyen",
savunmasını kendi üzerinden değil de Galatasaray üzerinden yapmaya çalışan Aziz
Yıldırım bundan sonra ne yapar, yeniden dönebilir mi bilinmez ama
Fenerbahçeliler kendileri için idol bir siyasi karakterle sandıkta
görüşürüz durumundalar. Bundan zerre kadar üzüntü duymayacağım kesin. Çünkü
Galatasaraylı dün de, bugün de, gelecekte de başbakan ile asla Fenerbahçelilerin
kurduğu tarzda bir ilişki kurmayacak. Her şey adil olsun, siyaset futbola,
spora uzak olsun yeter bize çünkü. Düşünecekse Kadıköylüler, Aziz Yıldırımcılar
düşünsün bundan sonrasını, Galatasaraylı zaten mevcut şartlarda büyüdü, cemaat,
iktidarla gelişmedi. Olay sandıkta görüşürüz olayı ise buyurun görüşün, çünkü
bizim başbakana olan tavrımız netti ve değişmedi ki. Sıkıntı yaşayacak kesim
belli, Galatasaraylının içi rahat…
11 Mayıs 2012 Cuma
ŞAMPİYON O-L-A-C-A-Ğ-I-Z !!!
HOLİGANBROS ekibinin ŞAMPİYONLUK bildirisidir!!!
Erdem ÇETİN
Taktik maktik yok beyler!!!
Tüm sezon boyu yaşadığımız güzel şeyleri aklınıza getirin. Bu takımın herkesten daha güçlü ve bu şampiyonluğu daha çok hak ettiğini aklınıza getirin. İyi şeyler düşünün; içimizdeki enerjiyi, kazanma duygusunu, şampiyonluk coşkusunu futbolculara ve teknik ekibe hissettirdiğinizi düşünün.
Dedim ya, "o oynamış, o bunu yapsaydı" bile demeyin çünkü onu sahaya çıkacak futbolcular , teknik ekip ve hocamız sonuna kadar düşünüyor ve uygulayacaktır. "Biz bunları yenemeyiz, kaç senedir şansımız tutmuyor" hiç demeyin. Bunca senedir orada hep kaybetmedik mi? İşte bugün de tıpkı hayat gibi yıllardır beklediğimiz fırsat elimize geçmiş durumda. Yani onca senedir süren şanssızlığı şampiyon olarak kırmak bizim elimizde. Bu fırsatın bilincinde olalım. İnanarak, futbolcu, hoca, yönetim ve sarı-kırmızı aşıkları, hak ettiğimiz bu şampiyonluk kupasını Kadıköy'de kaldıralım.
Kadıköy'de gelecek galibiyetle alacağımız kupadan sonra kimse yıllardır süren bu talihsizliği hatırlamayacak bile. Ey Galatasaraylı, gün inanma günüdür. Ne yaparsan yap ama sakın ola ki sarı-kırmızı sevdana güvenmekten vazgeçme. Futbolun adaleti yok derler. Biz o adaletsizliği Kadıköy'deki maçta ve son maçta gördük zaten. Çekirge üçüncü kez sıçramayacak! Bu sefer oradan o kupayı söke söke alıp geleceğiz!
Burak KERECİ
ÇÜNKÜ CİMBOM BAŞI DİK YÜRÜR!
HAYDİ BEYLER, ŞİMDİ İNANMA ZAMANI!!!
DİPNOT: Biz sakalımız Ujfa Başkan gibi kestik, saçımızı Hasan gibi 3 numara yaptık! Siz de inanın, saçı Engin gibi olanlar çizin atsın, Semih gibi sarı olanlar 3 numara yapsın, Necati gibi uzun saçlılar kuyruk yapsın! İNANIN BEYLER ŞAMPİYONLUK GELİYOR!!!
7 Mayıs 2012 Pazartesi
Başlıksız!
Futbol konuşmuyor artık kimse. Futbolu yöneten omurgasızların olduğu yerde biz konuşsak ne olur? Yönettiğiniz futbolu sikeyim! Bu akşam tek düşündüğüm fener 3-1 yapmasa Trabzon 2-2 yapsa, o yediğimiz 2.golün hesabını kim verecekti? Ama o da boş... Haftaya ne olacak şimdi? Beraberlik yetiyormuş, peki biz savunma yapabiliyor muyuz? Skor koruyabiliyor muyuz? Hayır! Bugün Trabzon'da can güvenliğimiz yok diyen kahpe fenerliler, şampiyon olursak haftaya aynısını bize yapmıcak mı? Şampiyonluktan umutlu muyum peki? Her şey fenerin lehine ama Galatasaray'ın olduğu yerde umut vardır lafı da aklımdan çıkmıyor hiç! Bilemedim... Maçı izlemem herhalde..
3 Mayıs 2012 Perşembe
Bu Ortam Bize Sadece Kaybettirir
Lig Tv aboneliklerini iptal edelim…
58. madde için yürüyüş yapalım…
Trabzon maçı bir şekilde bizim zaten, en iyisi Beşiktaş maçına gidelim…
Süper Final’i biz hak etmiyorduk, neden hala oynuyoruz ki biz…
Hocanın ağzından ‘Futbol ortamı çok kötü, şu ortamda konuşmayacağım diyeceklerimi sezon sonuna bırakıyorum’…
Şenol Güneş’in ağzından ‘ Fenerbahçe’yi yakalım, yıkalım bu maçı hep beraber alalım’…
Şimdi bu yaşananları ve hocaların ağzından yazdığım kaba taslak sözleri düşünün bir. Bu saçmalıkların bize en ufak bir ekstra motivasyon sağlama olasılığı var mı? Hatta bunların bizi tam anlamıyla demoralize edeceği aşikar değil mi? Sormak istiyorum Fatih Hoca’ya, sezon sonu konuşman neyi değiştirecek, konuşacaksan şimdiye konuşman gerekmez miydi? Yine Şenol Güneş’e soruyorum, dünkü sözlerinden sonra kendi işini daha zora sokmadın mı; sen ne zaman camianla topyekün bütünleştin de Fenerbahçe’ye karşı bir zafer kazandın? Sen dünkü konuşmalarının ardından Aykut Kocaman ve camiasının oyununa gelmiş olmadın mı Şenol Hoca? Madem Aykut’tan şikayetçisiniz yeni mi tanıdınız bu adamı, neden Lig Tv’nin şovunda onunla yan yana geldiniz Süper Final saçmalığına alet oldunuz?
Genel hatları ile güzel geçen sezon maalesef ki ellerimizden kayıp gidiyor. Dün sabahtan itibaren yaşananlar sadece ama sadece bize zarar verdi ve bir kez daha anlaşıldı ki ülke futbolunda canının yanmaması için ülkenin iktidarıyla yakın olman lazım; kararlarda söz sahibi olmak lazım. Ancak bunu yönetimler yapmalı, taraftarlar bu işin içine girmemeli asli görevlerini unutmamalı…