24 Nisan 2012 Salı

Arabın Yalellisi


Her maç sonu röportajında İmparator'dan "neredeyse pozisyon vermedik, rakibimiz 1-2 kez gelebildi" minvalinde açıklamalar dinliyoruz. Fatih Hoca'nın istediği takım, sürekli baskı yapan, dalga dalga gelen, rakibini boğan bir takım. Her maç o tempoda oynayamazsınız, nitekim oynayamadığımız maçlar da çokça var zaten. İşte bu noktada gerek bireysel beceriler, gerek şans olsun yanımızda oldu ve maçlar kazandık. 

İmparator istiyor ki rakibi yenerken onları aynı zamanda sahadan da silelim. Yok işte, olmuyor öyle, olmaz öyle. Bu lig öyle kahpe bir lig ki sen futbolunu oynayarak kazanamaz hale geldin. Bu ligde hakemle, şansla, eyyamla kazanacaksın. Fener normal ligde top oynamadı, şimdi 1 galibiyet alınca şampiyonluk şansı var. O yüzden maçla ilgili "şans bizden yana değildi, futbolun adaleti yok" demek bok yemenin arapçası olur. 

Neyse, esas değinmek istediğim konu başka. Fener maçında golden sonra neden -Turgay Şeren'in deyimiyle- arabın yalellisi gibi saldırdık arkadaş? Madem saldıracaktın, madem yenmek istiyordun, neden oyuna baskılı başlamadın. Durarak oynarken ilk golü yedik. Golü attık, bu sefer de saldırırken golü yedik. Biz dengeli oynasak, hatta abartmıyorum, doldur - boşalt oynasak bile yenerdik feneri. Biraz dengeli olsaydık 2.golde 2 topta gol de yemezdik. Bu sene rahatlıkla "biz şampiyon oluruz" diyebiliyorum ama seneye şampiyonlar liginde her takıma karşı "hürraaa" oynayamayız haliyle. İmparator'un bu takıma denge-kontrol oyunu oynamayı da ezberletmesi lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder