30 Eylül 2010 Perşembe

Galatasaray Cafe Crown 69 - 58 Spartak Saint Petersburg



Euro Cup maceramızın ilk maçı öncesi herkeste endişeler hakimdi.Yeni koç,yeni düzen ve sakatlıklar bu endişelerin oluşmasında temel etkenlerdi.Ancak maçtan önce Evren'in bu maçta oynayacak olması ve Shipp'in sakatlığının geçmesi kısacası tam kadro maça çıkacak olmamız maç motivasyonunu bir kat arttırdı.

Maç öncesi de başta resmi site olmak üzere bu maçın organizasyonun iyi yapılması ve hazırlık maçlarında alınan skorlar seyircinin maça gelmesini sağladı.İşte böyle şartlarda başlayan maç baştan sona üstünlüğümüzde oynandı ve istenen skor alındı diyebiliriz.Sayı dağılımının farklı oyunculardan olması ve yenen 58 sayı dikkat çeken noktalar.Sonlarda skor korunabilinirdi ama olmadı.İlk resmi maç ve 11 sayı fark yine de çok güzel...


Maçın farklı noktalardan değerlendirmesine geçecek olursak;
1-Bu maç gösterdi ki yeni sistemde Rancik daha az süreler alacak bu yüzden de geçen seneki Rancik bu sene olmayabilir.
2-Evren ile ilgili birçok yazı yazdık ve onun öneminden bahsettik.Evren de önemini ve değerini bu maç ile kanıtlamış oldu.
3-Shipp skor gücümüz olacak.Bu yüzden onun üzerinden kurulacak setler çok ama çok önemli.
4-Oyun kurucu mevkimiz asist olarak yeterli olacak;ancak işin sayı boyutunda sorunlar mevcut.
5-Ermal geldiği günden beri taraftar ile yakaladığı bağın büyüsünden bahsetmekte.Tufan,Hüseyin,Fatih geçen senelerin yerli kahramanlarıydı,bu seneki yerli kahraman Ermal olacak gibi.
6-Oktay Mahmudi'nin olduğu yerde iddialı ekipler ve sert savunmalar olur.58 sayı hem de sezonun başında yemek çok önemli ve değerli.
7-Ayhan Şahenk bana kalırsa Galatasaray'ın basketbol mabedi.Abdi İpekçi veya başka bir salon yerine maçlar burada oynansa daha iyi bir uyum yakalanır.

29 Eylül 2010 Çarşamba

Şampiyonlar Ligi 2.Gün Tahminleri


İlk maç olarak Inter – W.Bremen maçını seçtim.Ligde hafta içi Roma’ya 1-0 kaybeden Inter sıkıntılı günler geçiriyor ancak bu maçta Werder Bremen’i yeneceklerini düşünüyorum.Zaten takım olma sorunu yaşayan Bremen ekibinde Boenisch, Naldo, Frings, Pizarro ve Fritz sakat.Inter kazanır.

Inter kazanır @1,50

İkinci maç G.Rangers – Bursaspor maçı.İskoçya’da son şampiyon G.Rangers bu sezona da fırtına gibi başladı.Oynadığı lig maçlarının hepsini kazanan Rangers, Şampiyonlar Ligi ilk haftasında da Old Trafford’dan beraberlik çıkarmayı başarmıştı.Bu maçta Bursaspor’un atmosferden etkilenip basit hatalar yapabileceğini düşünüyorum.Seyirci desteğiyle baskı kuracak olan Rangers kazanır.

Rangers kazanır @1,70

Üçüncü maçımız Tottenham – Twente arasında oynanacak. Ligde inişli çıkışlı bir grafik çizen Tottenham, Şampiyonlar Ligi ilk haftasında 2-0 geriye düştüğü maçta deplasmanda W.Bremen’le 2-2 berabere kalmayı başarmıştı.Geniş kadrosu olan Tottenham yeni yeni toparlanıyor.Seyircinin de desteğiyle Hollanda şampiyonunu devireceklerdir.

Tottenham kazanır @1,55

Son maç Rubin Kazan – Barcelona maçı.Bu maçın çok gollü olacağını düşünmüyorum.Rubin Kazan geçtiğimiz sezon oynanan 2 maçta da Barcelona’ya yenilmemiş hatta Nou Camp’tan 1-2’lik galibiyetle dönmüş,Rusya’daki maç ise 0-0 bitmişti.Bu maçta da beraberlik beklesem de toplam gol sayısının 2-3’ü geçeceğini sanmıyorum.

TG 2-3 @1,75

25 Eylül 2010 Cumartesi

Evren Fark Yaratacak


Günlerdir çeşitli mecralarda Evren'in ne kadar önemli olduğunu,geri dönmesinin ne kadar gerekli olduğunu söyledim,yazdım.Sonunda oldu.Aslında iki gün önceden twitter aracılığı ile transfer haberi duyulmuştu.Ancak resmi sitede de artık Evren'in geri dönüşünün haberi var.

En son yazımda da bu transferin gerekliliğini yazmıştım.Gerçekten de skor gücümüz Evren'in gidişi sonrası bir kademe düşecekti.Savunma sertliğimiz de azalacaktı.Çünkü geçen sezon Evren, hem hücumun ;hem de savunmanın başlangıcı;hatta patlama noktası olmuştu.Evren'in yeniden dönüşü ile savunma ve hücum anlamında daha iyi bir takım olacağız.

Transfer ile ilgili söylentiler çıktı,çıkacaktır da.Doğan Hakyemez'in basketbol camiasında ne gibi işler yaptığı herkesin malumu.Galatasaray ve Evren herşeyi unutup,kimseyi dinlemeden hedefe odaklanmalı.


Evren içimde kanayan bir yaraydı ve tekrardan döndü.Acaba Jasaitis de geri döner mi?Bence ona da hala ihtiyacımız var.Çok mu şey istiyorum acaba?...

24 Eylül 2010 Cuma

Antonio Lopez Nieto

Tam adı Antonio Jesus Lopez Nieto.Biz Galatasaray taraftarları için 2000 ruhu adına akıllarda kalan isimlerden birisi... Tarih 3 Kasım 1999'u gösterdiğinde yine bir şampiyonlar gecesi akşamıydı... Bu sefer takımımız şansız bir şekilde Avrupa'da tutunmak adına son maçına çıkıyordu ve rakip Milan'dı... İki kez geriye düştüğümüz maçta son 2 dakikada attığımız 2 golle Uefa Kupası'nda yolumuza devam etme hakkı kazandık.

Maçın hakemi Lopez Nieto,son dakikada verdiği penaltı kararıyla Milan'ı Avrupa'nın dışına iterken,Galatasarayımızın tarih yazacağı bir sürecin de fitilini ateşliyordu... O güne kadar hakemlerin yanlı tutumlarından çeken takımlarımızı düşününce hakemin bu denli cesur kararı bir an hepimizi şaşırtmıştı.Maç sonunda tüm futbolcularımız bundan sonrası için kupa yemini ettiklerini söylemişlerdi ve sözlerini tuttular.

Finale gelindiğinde maçın hakemi yine kader düdüğümüzü çalan Lopez Nieto'ydu.Nieto bu maçta Hagi'ye gösterip Adams'a göstermediği kırmızı kartla hepimizin tepkisini çekecek ancak kupanın alınmasıyla kimsenin üstünde durmayacağı bir karar verecekti.Bugün Uefa zaferimizi düşündükçe aklıma gelen isimlerden biri de Lopez Nieto'dur.

DİPNOT: Lopez Nieto aslında Uefa'dan önce Trabzonspor-Lazio maçındaki yönetimiyle de çok tepki çeken bir isimdir.

22 Eylül 2010 Çarşamba

Basit Fenerli’nin Boyundan Büyük Kışkırtma Yazısı



Aslında hiç tanımadığım bir zattı 15 dakika öncesine kadar. Hem de Ligtv.com.tr Genel Yayın Yönetmeni olmasına rağmen.Ama bu zat aklınca Fenerbahçe’nin Sami Yen’e gelişinden rahatsız olan Galatasaraylıları kışkırtmak,tuttuğu takımında taraftarlarına oynamak için ne yaparım ne ederim demiş ve bir yazı yazmış bugün .

Yazıya geçmeden hemen söyleyelim klasik ve basit fikirli,yaranmaya ve yamanyaya çalışan bir arkadaş bu C. K.Yazının içeriğinde de göreceğiniz gibi klasik yollara başvurmuş,Aziz Yıldırım hayranlığını! (ki bu basının birçok Fenerli yazarının ortak tutumudur) açıkça ve ona göstermeye çalışarak dile getirmiş.Yazının tamamında bu türden yaklaşımlar içinde bulunan C.K. yazının sonunda da diğer takımları da işin içine katıp ,kendince dostluk mesajları verip yazısını tamamlamış.

Gelelim yazının içeriğine…
Tekrardan söylüyorum bu yazı, içinde Galatasaray antipatisi ve ezikliği olan bir Fenerlinin yazısı. 5 Ekim 1981’de Ali Sami Yen’de yaşadığı bir Galatasaray galibiyetini anlatan C.K. aynen şu cümleyi kullanıyor. "5 Ekim 1991 gençlik hatırası, benim Ali Sami Yen Stadı ile ilgili kafama kazınmış ve ölene ya da bunayana dek zihnimden silinmeyecek en güzel anıdır."

Yazının devamında da önümüzdeki hafta oynanacak maç ile ilgili fikirlerini anlatan C.K. şu cümleyi kullanıp ,asıl bu yazının mesajının kime verildiğini belli ediyor. "Türkiye'de stat devriminin öncüsü Aziz Yıldırım da muhtemelen son bir kez oturacak, Ali Sami Yen Stadı'nın koltuklarında..."

Son olarak da "Ve tribüne gelecek sarı lacivert yürekler son kez inletecekler Mecidiyeköy'ü "Fenerbahçe" sesiyle..." cümlesiyle de Galatasaray’ın stadında ,evinde oynanacak maçı kasıtlı olarak başka yerlere çekmeye çalışıyor.

Anlaşılan bu arkadaş zamanında Can Tanrıyar,sonraki dönemlerde Selçuk Yula,Gürcan Bilgiç,Ercan Saatçi gibi isimlerin yolunda gitmek niyetinde.Olayı yer yer dramatize ederek;yer yer kulübünün taraftarlarına gaz vererek,yer yer de birilerini pohpohlayarak yazan C.K. ‘yı elbetteki Galatasaray kulübü kaale bile almaz.Ama bu basit işlerden bu tip yazarlar artık vazgeçmeli.Senelerdir süren eziklikleriniz bu basit olaylarla bitmez .Bence bunu anlayın,bizim niye yok edebiyatınız bu tip kışkırtmalarla bitmez bitmeyecek de…

Dip Not:C.K. anlayacağınız üzere bu arkadaşın isminin baş harfleridir.İsminin önemi olmadığından tamamını yazma gereği duyulmamıştır.

Dip Not(2):Kendisini tanımadığım için araştırdığımda şöyle bir gruba rastladım ayrıca:

YAZININ TAMAMINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ.

Kewell From Galatasaray!


Oynadığı bir reklam filminde sarf ettiği bu sözlerle gönlümüzde taht kuran oz büyücümüz Harry Kewell'ın bugün doğumgünü.Ne mutlu bize ki sezon öncesi gönderilmesi gündemde olan bu adamı takımda tutabildik.Mutlu yıllar Daddy Cool!

21 Eylül 2010 Salı

Ufuk Ceylan


Son 3 maçta 1 gol yemiş olmamız takım olarak defansta iyi gittiğimizin bir işareti.Bucaspor'un hücum anlayışı Manucho üzerine kurulu olsa da sonuç olarak çok fazla açık vermedik.Servet ve Neill'in birbirlerine daha da iyi uyum sağladığını görüyoruz.Bunun yanında genç kalecimiz Ufuk Ceylan'ın da gol yememeye alışması oldukça önemliydi.İki maçtır kalesini gole kapatan Ufuk Ceylan,bu sayede kendisine olan güvenini de kazanarak kalede kalıcı olma yolunda ilerliyor.

Genç yerli kalecilerin revaçta olduğu şu dönemde Rijkaard'ın da artık Ufuk'ta karar kılması kalemizin geleceği için çok önemli.Tabi Karpaty maçında neden Aykut oynadı sorusunu da sormadan edemiyoruz.Aykut'a gereken şans fazlasıyla verildi.Ufuk da şu an şansını kullanmaya başladı.Bana kalırsa hatalı gol yese de en başta Rijkaard'ın Ufuk'a güvendiğini hissettirmesi lazım ki yediği gollerden sonra oyundan kopmasın.Yıllardır Simovic,Taffarel ve Mondragon gibi isimlere kalemizi teslim ettik.Onların hizmetleri elbette tartışılmaz ancak Galatasaray gibi yıllardır altyapısıyla gündemde olan bir takım yıllarca kaleci çıkaramadıysa bir sıkıntı vardır.Ufuk da altyapı oyuncumuz değil ama gelecekte kalemizi alacağından hiç şüphem yok.

Son olarak kaleci antrenörümüz Nezihi Boloğlu'na değinerek yazıya nokta koymak istiyorum.Yıllarca kalemizi emanet edemediğimiz Nezihi (üstelik 1.kaleci Hayrettin iken) bugün takımda kalecilerimizi eğitiyor.Nezihi'nin kişiliğine bir sözüm yok ama tek tecrübesi Cantona'dan dayak yemek olan bir kaleciden bahsediyoruz.Kalecilerimizi şimdi Taffarel eğitseydi fena olmaz mıydı?

20 Eylül 2010 Pazartesi

Hagi'yi Titrettim!


Bu açıklamalar Beşiktaş'ın eski kalecisi Fevzi Tuncay'a ait.8 Nisan 1998'de oynanan ve Beşiktaş'ın penaltılarla 4-2 kazandığı Türkiye Kupası finalinden sonra söylenmiş sözler.Hatırlayan varsa eğer o maçta Hagi ilk penaltıyı kaçırmış,ardından Osman'la 3.penaltıdan faydalanamamıştık.Fevzi'nin açıklamaları şu şekilde;

‘‘İlk penaltı atışı için karşıma gelen Hagi, topun başında titriyordu.Hagi'nin penaltı vuruşunu kurtarmam sarı kırmızılı futbolcularda moral çöküntüsü yaptı. Osman'ın heyecandan topu dışarı atacağını tahmin ettim. Fiziğimden ve tekniğimden korktular.’’

Vay be Fevzi neymiş meğer! Biz mi hatırlamıyoruz yoksa.Hagi gibi bir oyuncu,ne finaller ne kaleciler görmüştür.Fevzi'yi görünce bacakları titremiş meğer.Kıymetini bilemedik(!) Fevzi...

Maç bilgileri;

hakemler: erol ersoy, turgay güdü, timur tekinarslan

galatasaray: mehmet bölükbaşı, fatih akyel (suat kaya 46) (emre belözoğlu 107), gheorghe popescu, ıulian filipescu, bülent korkmaz, okan buruk, tugay kerimoğlu, gheorghe hagi, hakan ünsal (osman coşkun 83), arif erdem, hakan şükür

teknik direktör: fatih terim

beşiktaş: fevzi tuncay, ertuğrul sağlam, rahim zafer, alpay özalan, erkan avseren, zlatko yankov, mehmet özdilek, tayfur havutçu, yusuf tokaç (mutlu topçu 67), oktay derelioğlu (hikmet çapanoğlu 107), daniel amokachi

teknik direktör: john benjamin toschack

goller:
0-1 mehmet özdilek 44
1-1 arif erdem 71

sarı kartlar:
galatasaray: hakan ünsal 67, gheorghe hagi 88, gheorghe popescu 95
beşşiktaş: zlatko yankov 36, oktay derelioğlu 65, tayfur havutçu 90, alpay özalan 105

penaltılar:

gheorghe hagi 0-0 0-1 ertuğrul sağlam
gheorghe popescu 1-1 1-2 mehmet özdilek
osman coşkun 1-2 1-3 daniel amokachi
arif erdem 2-3 2-4 tayfur havutçu

KAYNAK

19 Eylül 2010 Pazar

Kazanmaya Alışmak


Maçın en kötü iki adamından biri olan Ayhan(diğeri malumunuz Mustafa Sarp)o golü atmasa ,eminim ki birçoğumuz farklı düşüncelere sahip olacaktık.Ancak Ayhan'ın attığı golden sonra Galatasaray'ın kendini bulması,büyük takım hüviyetine bürünmesi bu takımın oynadığı futbolun negatif olmasının nedenlerinden birinin özgüven yetersizliği olduğunu gösterdi.Daha farklı nedenler de bir çırpıda sayılabilinir;ancak golden sonra bilinçli ataklar yapılması,pas trafiğinin istenen düzeye gelmesi çok önemliydi.

Dünkü maçın geneli Galatasaraylıları bunalttı hatta öfkelendirdi.Çünkü her ne kadar zemin felaket olsa da;pas yapamayan ,ileriyi düşünemeyen,uyumsuz bir Galatasaray takımı vardı.Bunun da ana sebebi Mustafa Sarp ve Ayhan'dı.Mustafa Sarp'ın pozisyon alamama durumu takımın tamamını etkiledi.Onun statik oyunu pas trafiğini önledi.Rakibin yarı sahasında alamadığı toplar(kendi pozisyon hatasından)Kewell ve Pino'nun kanatlarda sıkışmasına neden oldu.Kanatlardaki verimsizlik de Baros'un oyununu etkiledi.Ama Ayhan'ın 692 gün sonra attığı gol herşeyi değiştirdi.


Genel olarak maçın hikayesi böyle idi.Oyuncu bazında değerlendirme yapacak olursak Ufuk ile başlamak lazım.Ne olursa olsun takım iki maçtır gol yemiyor.Dün Ufuk bir ara sakatlanıp ,oyundan çıkacak işareti verildiğinde kameranın döndüğü ismi gören tüm Galatasaraylılar yine mi geliyor demişlerdir.Ama Allah'tan bu olmadı ve bu birkaç gün içinde Ufuk'un sakatlık haberi gelmez.Ancak Ufuk topu oyuna daha hızlı sokmayı öğrenmeli.Serdar Kurtuluş iyi bir alternatif olduğunu gösterdi ve Ali Turan kabusunu Sabrisiz dönem de çekmeye gerek yok dedirtti.Misimovic oldukça pasifti ve hayal kırıklığı yaşattı.Onunda Arda gelene kadar ciddi bir kredisi var ve Arda ile çok daha iyi olacağına inanıyorum.Mustafa hiçbir zaman 11 oyuncusu olamaz.Arda gelince Cana 'ya kavuşma gerçekleşmeli.Ayhan günden güne ivme kaybederken bu attığı gol çok önemliydi.Maç boyu felaketti ama kazandırdı.Pino da ısrar edilmeli ama Galatasaray'ın oyunu kontraya dönünce bu olmalı.Çünkü Pino dün bir kez daha kanıtladı ki kapanan,kanatlarını iyi savunan ekiplere karşı Pino kilit açıcı olamayacak bir oyuncu.Pino Kewell'ın yedeği olabilir ki Kewell'da üst üste 90 dakikalar kaldıramıyor ve verimliliği de düşüyor.

Sonuç olarak Galatasaray Ardasız çıkılan ikinci maçını da kazandı ki bu gerçekten çok ama çok değerli.Golden sonraki Galatasaray'da ümit vermesi gelecek için kazanma alışkanlığı getirecektir.

Dip Not:Çift spikerle maç sunma ilk uygulanmaya başladığı zaman şu yazıyı yazmıştık.Ve fikirlerim hala aynı çift spiker uygulaması hele de iki Melih ile olduğu zaman kabusa dönüşüyor.Dün ısrarla saçmaladılar ve bolca espri yaptılar.Bu uygulama daha çok can sıkar...

18 Eylül 2010 Cumartesi

Emenike Karabük,Makukula Manisa?


Ariza Makukula, 1980 doğumlu,kariyerinde Fransa,İspanya,İngiltere,Portekiz ve Türkiye deneyimleri yaşamış 1.92’lik bir dev.

Emmanuel Emenike,1987 doğumlu, kariyerinde Güney Afrika deneyimi yaşadıktan sonra Karabük’ün tekrardan lige dönmesini sağlayan kadronun en değerli ismi.

İkisi de geçen sene Türkiye Ligleri’nde oynadıkları oyunla kendilerine hayran bıraktılar.Çok da benzer özellikleri var aslında.İkisi de son derece iyi gol vuruşuna sahipler.Her ikisi de rakip defansların gerçek anlamda korkulu rüyası durumundalar.İkisi de oynadıkları takımlarda taraftarlarının sevgilisi oldular.Ve de ikisi de üç büyüklerin hücumda yaşadığı sıkıntılara rağmen hala Anadolu takımlarındalar.



İşin ilginç kısmı da zaten bu.Özellikle Beşiktaş taraftarının tam isteyeceği türden oyuncular ikisi de.Yıllar önce Daniel Amokachi ile yaşanan futbolcu-taraftar uyumu gerek Emenike,gerek Makukula ile tekrardan yaşanırdı.Üstelik sezon başı pivot santrafor ihtiyacından çok söz edilmişken,Beşiktaş rahatlıkla ikisini de alabilirdi.Galatasaray için,Fenerbahçe için de geçerli aynı durum.Rijkaard’ın sisteminde oynayamaz fikri akla gelebilir;ancak her iki oyuncuda yetenekleri doğrultusunda her türlü sisteme uyabilir.Hatta sistemleri kendi üzerlerine kurdurabilirler.

Sistemler üzerlerine kurulabilir rahatlıkla;çünkü farklı şekillerde gol atma özelliklerine sahipler.Örneğin daha dünkü maçta,Makukula ilk golü karambolde güzel bir kafa ile ustaca atarken;ikinci golünde de yakalanan kontra atakta ustaca bir son vuruş ile uzaktan da ne kadar etkili vuruşlar yapabildiğini gösterdi.Yine Emenike’de çok iyi bir kontratak oyuncusu olmakla birlikte sağdan,soldan yapılacak ortalarda çok iyi bir son vuruşçu.Geçen sene Mersin İdman Yurdu maçında rakip defansı peşine katıp attığı gol ,Bank Asya liginin unutulmaz golleri arasındaydı.Geçtiğimiz hafta da yine defansı çaresiz bırakıp,Ferdi’ye attırdığı gol ve maçın sonunda Yılmaz Vural’ın ‘’Emenike bizi aciz durumlara düşürdü’’ demeci de onun ne kadar değerli bir forvet olduğunun göstergesi.

Bir sene daha onları Anadolu takımlarında izleyeceğiz.Takımları küçümsemek amacı zaten olamaz;ancak bu iki yetenek çok daha iyi takımlarda olmalılardı.En azından Makukula uzun süre boşta kalan bir oyuncu olarak neden daha büyük bir takıma transfer olmadı, bunun sorgulanması lazım.87 ‘lik yıldız Emenike ise yolun başında olduğundan tecrübe kazanma devresinin ilk adımları için Karabük’te kalmayı tercih etmiş olabilir.
Ne olursa olsun onları izlemek bu sene de büyük zevk verecek.Kim bilir belki onları gol krallığı yarışında birbirlerine rakip olurken görürüz…

17 Eylül 2010 Cuma

Insua Transferi

Bir süredir yaşadığım yoğunluktan dolayı değinemediğim Insua transferi yazımı gecikmeli olsa da yazabildim sonunda. Sol bek veya sağ bek, bugün sadece Rijkaard’ın sisteminde (eğer bir sistemi varsa tabi) değil; hemen her sistemde kritik bölgedir. Bu sistemlerde orta saha merkezli bir anlayış hakimdir ancak bu sistem orta saha oyuncularınıza yapılan preslerde beklerin oyuna katılımıyla rakibin pres alanını genişletmek üzerine kuruludur. Böylece genişleyen alanda takımınız daha rahat oyunu yönlendirebilir. Beklerinizin ileri çıkması da, bugünlerde dillere pelesenk olmuş olan “oyunu rakip yarı sahada oynamak” deyişini hayata geçirmenizi sağlar.

Bek oyuncularının önemi, Galatasaray’ın en fazla mustarip olduğu konulardan biri. Aslında Galatasaray’da bek oyuncusu sorunu uzun süredir var. Insua’yı ele almadan önce bek geçmişimize şöyle bir bakacak olursak; en son istikrarlı sağ bekimiz olan Capone’den sonra bir ara Uğur Uçar’ın uzun yıllar takımın sağ bek sıkıntısına ilaç olacağını düşünüyorduk fakat o da talihsiz bir sakatlıktan sonra kendini toparlayamadı. Lucescu döneminde gelen Sebastien Perez bana kalırsa –sakat olmasaydı- tam şu an Rijkaard’ın aradığı isim olabilirdi. Dediğim gibi Capone’den sonra sağ bekte en istikrarlı isim Sabri’ydi ama o da sakatlıklardan kurtulamayınca Ali Turan’a mecbur kalıyoruz. Aslında mecburiyet söz konusu değil fakat Rijkaard nedenini anlamadığım bir şekilde Ali Turan ısrarını sürdürüyor. Serkan Kurtuluş sırf sağ bek orijinli olduğu için bile o bölgede oynatılabilir. Hatta Neill’in sağ bek oynadığı dönemlerde attığı golleri düşündükçe Neill bile orda verimli olur.


Sol bek konusuna gelince; Galatasaray yıllardır sol bek konusunda en rahat takımlardan biriydi. Yaklaşık 15-20 yıldır milli takımın sol bekleri bile hep Galatasaray’lı oyuncular olmuştur. Sol bek konusunda Ergun Penbe-Hakan Ünsal ikilisi, hem istikrar hem de performans olarak o bölgeyi taşıdılar. Bu oyuncuların sakatlıklara olan direnci de ayrı bir özellikleriydi. Bu isimlerden sonra 5-6 yıl sol bek sorunu çektik. Hakan Balta’nın gelişiyle sol bekimiz yine istikrara kavuştu. Hakan Balta’nın dengeli oyunu ve sakatlığa olan direnci, 2007’deki şampiyonlukta oldukça önemliydi. Son iki sezonda H.Balta inanılmaz formsuz. Özel hayatına dikkat etmemesi de cabası. Buna bir de sakatlık eklenince Insua transferi bana göre nokta atışıdır.

Genç yaşına rağmen Liverpool scoutlarının ilgisini çeken ve 2007 yılında henüz 18 yaşında Liverpool’a gelen Insua, süratli, teknik, pozisyon bilgisi olan bir isim. En önemlisi de oyunda etkin katılımlı yer alan, rakip beki sürekli geriye iten ve tekniğiyle, olumlu pas ve orta yapabilen yapısıyla Rijkaard’ın aradığı bir isim. Handikapları da var tabi. Henüz yaşının genç olmasının verdiği enerjiyle hücuma çıkışlarında zamanlamasını ayarlayamadığından bölgesine adam kaçırabiliyor. Gaziantepspor maçında da bizlere bu takıma ne kadar faydalı olacağını göstermiştir. İlerleyen haftalarda takıma uyumuyla ve Arda’nın gelişiyle daha verimli olacağı kanaatindeyim.

Galatasaray Basketbol'da Avrupa'da



Birkaç saat önce gelen haber ,artık resmi nitelik kazandı.Bence Galatasaray'ın her türlü branşının bir şekilde Avrupa'da olması lazımdır.Bu sene basketbolda geçen seneki tatsızlıklar yüzünden olamayacaktık.Ancak Maroussi BC'nin ekonomik nedenlerden dolayı ,Yunanistan'ın doğan boşluğunu Paok doldurdu.Hal böyle olunca da direkt olarak Eurocup gruplarına yükselen PAOK BC’nin ön eleme turundaki kontenjanı ise Galatasaray Cafe Crown’a geçti.

Rusya temsilcisi BC Spartak Saint Petersburg ile ön eleme maçlarına çıkacak takımımız ,bu elemeyi geçerse Eurocup gruplarına katılmaya hak kazanacak.2008 yılında Final Four oynadığımız kupada bu sene yeniden bu başarıyı yakalamaya çalışacağız.Efes Pilsen'de ,Benetton'da başarıdan başarıya koşan Oktay Mahmudi Galatasaray Cafe Crown için en büyük şans olacak.



Bir röportajında Galatasaray'ın Avrupa'da olmamasının üzüntü verici olduğunu söyleyen hocamız ,oluşan durumda takımımızı çok iyi motive edip ,iyi yerlere getirecektir.Avrupa yolu açık olsun takımımızın...

16 Eylül 2010 Perşembe

Bir Umut Doğdu Şimdi



Az önce Salsa Basket'te çıkan haber aynen beni çok heyecanlandırdı açıkçası.Twitter'dan gördüğüm bu haberin gerçekliği ve olabilecekler çok önemli.

Evren Büker geçen sene çok önemli bir oyuncuydu ve bu sene kalsaydı çok daha kritik bir rol alacaktı.Ancak yönetimin yanlışları sonucu onu bir anda Trabzonspor'da görmüştük.Şimdi sıra yönetimde her şey tekrardan düzelip,Evren bu formayı tekrardan giyebilir.

Umutla bekliyorum Evren'in dönüşünü...

Gereken Yapılacak



TT Arena inşaatında hayatını kaybeden Gökhan Yavuz ve Raşit Ek isimli çalışanlarımız hepimizi derinden yaralamıştı.Geçtiğimiz günlerde Kanat Akkaya ve Bener Onar köşelerinde bu konuyu ele alarak bu isimlere yeni stadın veya staddaki kapıların isimlerinin verilmesi konusunda çağrılar yapmıştı.Bu konuda bir güzel haber de bugün Galatasaray Eğitim Vakfı'ndan geldi.Yönetim kurulu üyemiz Adnan Öztürk hayatını kaybeden işçi kardeşlerimizin aileleri ve çocukları için "Merhumların çocukları için gereken neyse onu yapacağız." dedi.

Galatasaray'ın büyüklüğüne de bu yakışırdı zaten.Merhum kardeşlerimizin isimlerini de bir şekilde yaşatırsak daha da güzel olur.

Elano Ne Yapacaz Biz Senle?



Zaragoza seyircisi hafta sonu Malaga maçında sinir krizlerine girerken; hepimizin aklına geçen sene bizim de böyle sinir krizleri içinde olduğumuz gelmiştir. Leo Franco, geçen senenin yanlış transferlerinden biriydi ve Galatasaray seyircisi ona olduğundan fazla sabretti. Onun yanlış bir transfer olduğu ve hiçbir zaman katkı veremeyeceği açıktı.Ve Leo Franco'dan vazgeçildi. Belki de zarar ederek...

Bu senede aynı durum Elano için geçerli. Dünya Kupası'nda ağızlara bir tutam bal çalan Elano attığı goller ile herkesi kandırdı. Dunga'nın hocalığı dışında da milli takıma girme ihtimali zaten yoktu. Orada da vasat futbol oynayan Elano, sakatlanmasa belki de ondan kurtulunabilinirdi. Ama Elano ne yazık ki Galatasaray'ın elinde kaldı. Son Gaziantep maçında ilk kırk beş dakika vasat bir futbol oynayan Elano'ya Rijkaard bile zor tahammül etti. Devamlılığı olmayan, fizik gücü yetersiz Elano'da bundan sonra ısrar edilmemeli.

Eğer Rijkaard orada devamlı oynayacak birini arıyorsa denenmesi gereken oyuncu Pino olmalı bence. Belki oynatılmaması olası bir transferinde zarar ile satılması durumunu ortaya çıkartacak ama yine de bu Elano ile maç kazanmak ve bir sistem oturtmak imkansız...

15 Eylül 2010 Çarşamba

Türkiye Kupası Grubumuz Belli Oldu


Geçen sene malum sebeplerden ilk 8'e kalamadığımız Türkiye Kupası ,bana kalırsa birinci hedefimiz olmalı.Uzun senelerden beri kupa alamadığımız bir branş olan Erkek Basketbol'da bu sene hedefimiz mutlaka kupalar olacak.Lig mi Türkiye Kupası mı hedef olmalı sorusunun ise cevabı açık.Daha kolay ulaşılabilinecek kupa Türkiye Kupası tartışmasız.Onun içinde ilk viraj Antalya'daki maçlarımız olacak.Grubumuzdaki takımlar:Oyak Renault,Beşiktaş ve Türk Telekom...

Grup kağıt üstünde zor gözükse de Beşiktaş ve Türk Telekom bu seneye iddialı kadrolar ile girmiyor.Beşiktaş'ın Belçika'da yaptığı üç maçı da kaybetmesi onların sezona sıkıntılı başlayacağının göstergesi.Telekom ise uzun yıllar sonra ilk defa iddiasız bir takım ile ligde mücadele edecek.Gençleşme operasyonuna giden Telekom kesinlikle rakibimiz olamaz ;hatta ligde de alt sıralara oynar.Oyak ise senelerdir devam eden sistem ve Yücel Platin ile ligde kalma mücadelesi verecek.Bu yüzden onlarda bu maçları hazırlık maçları olarak değerlendirip fazla iddialı olmayacaklar.

Hal böyleyken Beşiktaş ile birincilik mücadelesi vereceğimiz grupta bana kalırsa kayıp vermeden Antalya etabını tamamlarız.Telekom ve Oyak ise kendi aralarında oynayacakları maçlar ile üçüncüyü belirlerler.

Bu arada Magic Cup'ta bayanlarımızı üçte üç yaparak kupayı kazandılar.Işıl'ın dönmesi,üç maçın kazanılması çok güzel ;ama artık şampiyonluk lazım şampiyonluk...

Bursa Başka Alemlerdeydi-Mehmet Topal'ın Sistem İçinde Olgunlaşması




İlk kez Devler Ligi'nde oynamak...Birçok oyuncunun ilk kez bu arenaya çıkması...Ertuğrul Sağlam'ın başarısız Şampiyonlar Ligi geçmişi yüzünden buhranlar yaşaması...Türk basınının beklentiler içine girmeme ısrarı...

Bunların hepsi kabul edilebilir faktörler ama ne olursa olsun böyle bir yenilgi olmamalıydı,yakışmadı da.Türkiye'nin Devler Ligi'ndeki tek temsilcisi ilk maçına çıktı ve sahada herkese hayal kırıklıkları yaşattı.Yazının başında saydığımız faktörleri bertaraf etmek başta Ertuğrul Sağlam'a ,sonra oyunculara ve son olarak taraftara düşüyordu;ancak herkes başka alemlerdeydi dün gece.

Ertuğrul Sağlam

Türkiye'de taraflı tarafsız herkesin takdirini toplayan Ertuğrul Sağlam, belli ki hala aklından geçmişin izlerini silememiş.Dünkü tek forvet Nunez ,arkasında Insua tercihi oyunu korumaya yönelik bir tercihti.Ama geçen seneye baktığımızda başarı Turgay-Sercan ikilisi ile yaşanmıştı.Ve dünkü farklı tercih bir saat boyunca pozisyona giremeyen bir Bursa ortaya çıkarttı.Oyuncuların çaresiz ,dağınık halleri de ciddi bir motivasyon eksikliğinden kaynaklanıyordu.Burada da Ertuğrul Sağlam'ın gerçek bir motivasyon sağlayamaması ortada


Oyuncular

Özellikle İvankov,Stepanov,Insua,Ergiç gibi Avrupa deneyimi yaşamış isimler daha pozitif olmalarını beklediğimiz isimlerdi.Ancak inanılmaz kötü bir maç çıkarttılar.Ozan-Volkan da sahada kaybolup gittiler.Yenen basit goller az gol yiyen Bursa defansını mumla arattı.

Seyirci

Açıkçası maç öncesinde ,maç içinde çok özel tribün şovları beklediğim Bursa taraftarı da sınıfta kaldı.Maçın içine giremediler.Tamam futbolcuların üzerine bir ölü toprağı serpilmişti;ama o coşkulu taraftar onları tekrardan maça döndürebilirdi.Bu lige ne kadar yabancı olurlarsa olsunlar,Bursa taraftarı önce bu ligin tadını çıkartmalı ,sonra da kendini tüm Avrupa'ya kanıtlamalı.Tarihlerinde ilk kez yaşadıkları bu deneyimi bu kadar basit harcamamalılar.

Gelelim Mehmet Topal'a...

Maç içinde Mehmet Topal'ı izlemek bana çok büyük keyif verdi.Belki maçın içine çok girmedi,çok etkili değildi görüşleri olabilir;ancak bana göre çok olgun bir oyun oynadı.Maç sonunda ki röportajı aynen şöle:"Ben orada iyi şeyleri kendime katmaya, biraz daha çabuk oynamaya, kendi görevimin daha iyisini yapmaya çalışıyorum. Galatasaray'da daha fazla efor sarfediyor, arkadaşlarımın açıklarını kapatmaya çalışıyordum. İlk önceki hedefim kendi görevimi yapmak. Sonra arkadaşlarımın açıklarını kapatmak. Sadece biraz daha çabuk oynamaya çalışıyorum".Maçı izlerken gerçekten de aynı şeyleri hissettirdi bana.Oradan oraya koşan ,kademe hataları yapan Topal,hocasının verdiği sisteme ayak uydurmuş ve tam bir sistem oyuncusu olmuştu dün gece.



Sonuç olarak dün gece Mehmet Topal'ı izlemek zevk verirken;Bursaspor'un aciz durumlara düşmesi üzdü.Tarihin en yıldızlarlardan uzak Valencia kadrosuna karşı Bursaspor maçı kazanacak bir yapıda değildi.Ve de gelecek için kötü sinyaller verdi.Ancak hala her şeyi iyiye çevirmek onların elinde.Tabi onlar da buna inanırsa...

Bahis



Arsenal'de Diaby, Vermaelen, Robin van Persie, Theo Walcott, Bendtner ve Ramsey sakat olmasaydı Arsenal için handikaplı galibiyet düşünebilirdim.Yine de Arsenal'in galip geleceğini düşünüyorum ancak atılan gol sayısı 2-3 gol aralığında olur.

Chelsea'de zayıf rakibi karşısında ve deplasmanda kazanmak için oynayacaktır.Farklı bir galibiyet bekliyorum.Madrid-Ajax maçı da bol gollü olmaya yakın.

NATO KAFA NATO MERMER



Öncelikle akşam oynanacak Şampiyonlar Ligi maçlarına bakalım:Bayern Münih-Roma,Milan-Auxerre,Real Madrid-Ajax...Anlaşılacağı üzere liste kabarık ve vay be dedirtecek cinsten..Ama heveslenmeye de gerek yok ;çünkü Şampiyonlar Ligi maçlarının yayıncısı Star bu maçların yerine ''Dürüye'nin Düğümleri'' adlı başyapıtı tercih etti.Akşam Avrupa'da Şampiyonlar Ligi heyecanı yaşanacakken bizim yayıncımız D-Smart'ın varsa izle ;yoksa da alternatifin budur demekte...

Geçen sene bu konuyla ilgili şu yazıyı yazmıştık. Okuyunca anlayacaksınız ...Kısacası Doğan Grubu değişmez.Yani Nato Kafa Nato Mermer...

14 Eylül 2010 Salı

Bunun Açıklaması Olamaz!


Ne olursa olsun Galatasaray ve Türkiye futbol tarihinin en önemli isimlerinin başında gelen Taçsız Kral Metin Oktay'ın ölüm yıldönümünde Aslan forma dediğiniz ne idüğü belirsiz bir forma giyemezsiniz. Maçtan saatler önce Aslan forma giyileceğini duyunca resmen çılgına döndüm. Sonrasında resmi siteden "rakip formayla karışır bilmen ne" gibisinden uyduruk bir açıklama geldi. Sen takımsan, yönetimsen "kardeşim ben bu formayı giyiyorum,ona göre üstünüzü başınızı alın gelin" dersin. Akşam maçta gördük ki Gaziantep siyah forma giymiş, biz sarı-kırmızı parçalı ve beyaz şort giysek nasıl karışacaktı formalar merak ediyorum. Bu forma için yapılan açıklamanın da kılıf olduğunu görmüş olduk.Yazık...

Galatasaray - Gaziantepspor



Öncelikle takımımızın ihtiyacı olan galibiyeti alması önemliydi ve bunu da başardık.Ancak istenilen oyunun sahaya yansıtılmaması ve bir taraftar olarak maçı izlerken endişelenmemiz takımı beğenmemek için yeterli bir sebep.Lakin ne olursa olsun Galatasaray'ın kültüründe Ali Sami Yen'de rakibi boğmak,hep üstün oynamak vardır.Henüz 65.dakikada GS kalecisi zaman geçirmeye oynuyorsa bir sorun var demektir.Galatasaray'ın kendi evinde bu denli sönük olmasının tabi ki bir çok sebebi var.

Öncelikle Rijkaard'dan başlayalım.Misimovic'in gelmesiyle sonunda 4-3-3'ten vazgeçmek zorunda olan Rijkaard,4-2-3-1'in ikili orta sahasında Ayhan ve M.Sarp seçimiyle ilk hatasını yaptı.M.Sarp ve Ayhan'ın top kendilerinden gittiği andan itibaren oldukları yerde durup oyunu izlemelerini artık kabullenemiyorum.Futbol zekaları zaten kısıtlı olan bu iki isme 90 dakika boyunca orta sahanın emanet edilmesini kimse açıklayamaz.Bu oyunculara,pas verdikten sonra pozisyon alarak/yaratarak pas almaları gerektiğini açıklaması,anlatması ve hatta öğretmesi gereken kişi Rijkaard'dır.Bunların hiçbirini yapamıyorsa kulübüye oturtmalı.Premier lig tecrübesi olan ve her koşulda Sarp ve Ayhan'dan daha iyi işler yapabilecek olan Cana'nın oynatılmamasını da anlamıyorum.Ayrıca milli takımda oynamış Sabri'nin yedekte olması,hafta içi idmanlarda oldukça formda olan Pino'nun yedek başlaması da Rijkaard'ın seçimlerindeki yanlışlığı gösteriyor.Yabancı kontenjanı konusunda bir sıkıntı da yok.Elano yerine Pino'yla başlarsan sıkıntı olmazdı.Maça sağda Sabri ve Pino'yla başlasaydı değişiklik hakkını orta sahada kullanabilirdi.Dolayısıyla ne yapacakları az çok belli olan Ali Turan-Elano ikilisiyle başlamak Rijkaard'a 2 oyuncu değişikliğini boşa kullanmaya mal oldu.Ali Turan'ın sağ bekte yetersiz,yeteneksiz olduğunu görmek için büyük hoca olmaya gerek olduğunu sanmıyorum.Rijkaard'ı savunanlar sürekli,elindeki yetersiz kadrodan,yönetimin destek vermemesinden,istediği transferlerin yapılmadığından vs dem vurdular.Ancak dün akşamki tercihleri de göz önüne alınca Rijkaard'ın yanlışlarını görmezden gelmek aptallık olur.


Futbolcuları ele alacak olursak; Ayhan ve Sarp'ın ön libero mevkisinde nasıl aksadığını gördük.Ayhan birisine pres yaparken 5 adım ötedeki Sarp durarak mücadeleyi izliyor.O kadarını tv başından bizler de yapıyoruz.Aynısını Ayhan da yapıyor.Baros ön alanda basarken arkadan prese destek vermiyorlar.Kewell ve Elano'dan zaten yoğun bir pres bekleyemezsiniz.Ayhan ve Sarp, hala top bölgelerine geldiğinde pres yapmaları gerektiğini sanıyorlar.Maçın son dakikalarında 5 dakika sadece Sarp'ı izledim.Beş adım ötesindeki pozisyona koşmayan Sarp maç içinde alakasız koşular yapıyor.Bu adamın hırsına lafım yok ama pozisyon bilgisi ve tekniği bu takımda 11 oynamak için yeterli değil.Ben hala Musa Çağıran'ın neden takıma adapte edilmediğini merak ediyorum.



Ali Turan'la ilgili aslında söylenecek çok şey yok.Bu takıma sağ bek olarak alınmadığını biliyoruz.Taç atmayı bile bilmeyen bir oyuncudan,bek özellikleri sergilemesini bekleyemezsiniz.Ali Turan artık o kadar nefret kazanmıştı ki Sabri oyuna girdiğinde herkes onu bile alkışladı.Ancak,diyelim ki Sabri sakat,peki neden daha önce bek oynamış Neill'i orada kullanmak "dahi-devrimci" Rijkaard'ın aklına neden gelmiyor acaba?



Son olarak yeni transferlerimiz Insua ve Misimovic'ten bahsederek yazıyı tamamlayayım.Insua'nın hücum bindirmeleri,iki yıldır Hakan Balta'dan görmediğimiz şeyler olduğu için tabiki hoşumuza gitti.Maç içinde sadece 1 kez adamını kaçırdığını gördük.Yani hücumu düşünen bir adam ve haftalar geçtikçe Arda'nın da gelmesiyle çok daha iyi olacağına inancımız tam.Misimovic ise ilk maçı olduğundan özellikle ilk yarıda tutuk başladı,ikinci yarıda toparlandı.Onun da Arda'nın dönüşüyle rahatlayacağını ve daha verimli olacağını düşünüyorum.

13 Eylül 2010 Pazartesi

SEYİRCİ Mİ, TARAFTAR MI?



12 Dev Adam, ne olursa olsun önemli bir başarıya imza attı ve ülkemizde düzenlenen turnuvayı 2. olarak tamamladı.Milli takımın taktiksel anlayışı,oyuncuların katkıları ,koçun verebildikleri, veremedikleri,Ersan’ın rüya gibi başladığı turnuvayı çok kötü bitirmesi bu turnuvada akıllarda kalacak şeyler. Ancak asıl akıllarda kalacak şey; taraftar olamayan, gerçek anlamda maçlarda seyirci kalan kuru kitle olacak.

Özellikle son iki maçta ‘Dağ Başını Duman Almış’ marşından bile usandıran seyirci, gerçek anlamda paralı ama işe yaramayan seyirci idi. Final maçında İspanyol hakem saçma sapan kararlar verirken en ufak tepki bile gösterilmedi. Takım geriye düştüğü anlarda seyirci oturduğu yerden maçı izlemekle yetindi. Az çok basketbol ile ilgilenen, Euroleague maçlarını takip eden bir seyirci çok iyi bilir ki; basketbol seyircisi hakemi,rakibi çok fena etkileyebilir. Panathinaikos,Partizan,Maccabi deplasmanları gerçek bir cehennemdir ve ev sahibi taraftar baskısı ile hakemi yanına alır.

Şuna eminim ki bu final Oaka’da oynansa dünkü hakemler kesinlikle bu kadar rahat olamazdı.Çünkü salonu dolduran binlerce insan onları hakemi her türlü rahatsız eder;hakemin kararlarını değiştirirlerdi.Ancak,maalesef milli takımlarımızın ciddi taraftar problemi var.Sadece basketbol için geçerli değil bu durum.Futbolda da A Milli Takım ciddi bir taraftar problemi yaşamakta.Seyirci olarak sorun yok ama taraftarlık boyutunda takımına katkısı olmayan kuru kalabalıklar var.Bunu insanlar akıllarında çözmeliler öncelikle ;ancak federasyonlarda bu olaya karşı duyarsız.Özellikle önemli milli maçlarımız sponsorların bedava biletlerine mahkum edilmiş durumda.Böyle olunca da gerçek taraftar salonlardan,statlardan uzak kalıyor.

Hal böyleyken milli maçlarımızdaki ev sahibi avantajımız her geçen gün kaybolmakta.Dünkü maçta yaşanan hakem hatalarına karşı duyarsız seyirci profilimiz bence artık bir şeyleri hareketlendirmeli.Ev sahipliği kuru kalabalık ile olmaz,ev sahipliği baskıyı rakibe,hakeme yansıtan taraftar ile olur.Bunu başta federasyonlar,sonra da maçlara giden seyirciler artık anlamalı…

Leo Franco Kaldığı Yerden

Haftasonu oynanan Zaragoza - Malaga maçını takip eden Galatasaraylılar artık Ufuk Ceylan'a güvenirler heralde.Zaragoza kalecisi Leo Franco'nun 35 dakikada yediği 5 golden üçünde bariz hatası var.Zararından neresinden dönersek kardır.

Zaragoza 3-5 Malaga / İspanya - La Liga

12 Eylül 2010 Pazar

FİNAL!


Euro 2008'deki son saniyelerin heyecanı gibiydi... Yine yaptık yapacağımızı finaldeyiz... Tebrikler 12 Dev Adam... KEREM TUNÇERİ-KAZANDIK!!!

6 Eylül 2010 Pazartesi

Acziyetler İçerisindeki Galatasaray Başkanı

Geçen gece Adnan Polat Ntvspor’da idi.Bilenler bilir Galatasaraylı taraftarlar Ntvspor yayınlarından oldukça şikayetçidir.Açıkçası bu canlı yayını duyduğum da Galatasaray başkanı Ntvspor’a da birkaç mesaj verir diye düşündüm;ancak başkan bunu yapmanın çok uzağındaydı.Bunun yanında herkes bu canlı yayından farklı mesajlar çıkartmış olabilir :ancak bana kalırsa Galatasaray başkanı acziyetler içinde bir başkan profili sergiledi.

Başkanın konuşmaları camianın içindeki sevgisiz ve güvensiz ortamı gözler önüne serdi.Artık herkes çok iyi biliyor ki ,Adnan Polat ile varsanız o sizinle ;eğer yoksanız sizi Adnan Polat çok iyi şekilde satar.Mehmet Topal bize yalvardı,Prekazi niye kırılmış ki,eski futbolcular daha ne istiyor,Keita ahlak sorunları olan biriydi gibi cümleler Adnan Polat’ın karakterini çok iyi bir biçimde gösterdi izleyenlere.

Aslında konuşulanları madde madde değerlendirmek gerekiyor…

Mali ve İdari Yapı

Her başarısızlık sonunda sıkça dinlediğimiz mali ve idari yapıdan canlı yayında da bahsetti Adnan Polat.Aslında bu sportif başarı sağlayamayan her başkanın ortak davranışıdır.Adnan Polat’tan da sıkça bu lafları duyduğumuz için farklı şeyler dinlemedik yine.Ama Euro 2016 adaylığımız olmasa; Aslantepe çalışmaları durma noktasındayken tekrardan başlar mıydı?Yine loca satışından sonra kredi alınması tezat bir durum içermiyor mu soruları sorulmadı ;ancak başkan bunları da kendince cevaplardı eminim.

Adnan Sezgin

Polat- Sezgin ilişkisinin tartışıldığı bu günlerde başkan kendince Sezgin’i akladı.Adnan Sezgin’i uzun süre anlatan Polat,İstanbulspor şike olayları ve yabancı futbolcuların alımında komisyon iddialarından hiç bahsetmedi ;bahsedemezdi de.Açık bir şey var ki Adnan Sezgin’in bu kulüpten gitmesi bir tek Polat’ın gitmesi ile olur.O da elbet bir gün olacak.

Keita-Mehmet Topal-Leo Franco

Adnan Polat’ın Galatasaray’dan giden bu üç isim için kullandığı sözler gerçekten de hiç hoş olmadı.Keita’nın ahlak problemleri olabilir ;ancak bunu bir başkanın söylemesi çok yanlış.Lincoln zamanında bu türden hareketler yaptığında onu ödüllendiren ,özel kondisyoner getirten Polat o günleri galiba unutmuş olmalı.Yine Leo Franco seyirci ıslığından sonra duramazdı diyen başkan Aykut’un ilk maçta yuhalanmasından sonra neden Aykut’u yollamadı?Ve en önemlisi Mehmet Topal bana yalvardı kelimesi..Ne demek bana yalvardı sözü.Oyuncu ister ,isteyebilir ancak Galatasaray’a ,Milli takıma hizmet vermiş bir oyuncu yalvardı denmez.

Eski Futbolcular-Prekazi-Haldun Üstünel

Eski futbolcular hep sevgisizlikten bahsederken zaman zaman abarttıklarını düşünmüştük;ancak Prekazi’ye yapılanlardan sonra onları da anlıyoruz artık.Prekazi’ye yapılanlar herkesin malumu ve suçlu taraf kesinlikle başkan ve ekürisi.Ancak hala Prekazi haksız başkana göre.

Yine eski futbolcuları kulübe üye yaparak avucunun içine almaya çalışan başkan, Haldun Üstünel içinde böyle bir yaklaşımda.Haldun kardeşimdi diyen başkan neden Yiğit Şardan’ın istifasını kabul etmezken ,Haldun Üstünel’i görmezlikten geldi.

Futboldaki Başarısızlık

Son iki sezonda başarısız bir tablo sergileyen Galatasaray’da başarısızlığın nedenleri başkan tarafından şansızlığa bağlandı.Ancak yapılan idari yanlışlar açıkça ortada.Yapılan yanlış transferler ve sakatlanan oyuncuların uzun süreli sakatlıkları camianın bu durumlara düşmesinin açıkça nedeni ve bu seneki transferler için de hiçbir şekilde olumlu şeyler söylenemez.Tüm bunlar için başkan daha gerçekçi konuşabilir ve hataları kabul edebilirdi; ancak bu da olmadı.

Galatasaray Başkanı Olarak Duruşu

Tüm bu hataların üzerine Rıdvan Dilmen’in yargılayıcı duruşuna başkanın boyun eğmesi,çelişki ifadeleri ve hataların üstünü örtme çabası Galatasaray başkanına hiç yakışmadı.Rakibimiz Fenerbahçe olur demesi haklı olarak diğer kulüp taraftarlarını kızdırdı.En büyük düşmanını ön plana çıkartıp diğer kulüpleri karşısına alan Adnan Polat’ın başarılı olma ihtimali hiç yok.Bu programda kanıtladı ki ;Adnan Polat yanlışlar içinde ve bu yanlışları Galatasaray’a zarar vermeye devam edecek…