23 Haziran 2012 Cumartesi

Oktay Mahmuti ve Tek Gerçeğin Arma Sevgisi Olması




Galatasaray taraftarı özel taraftardır. Diğer taraftarlarda olmayan hisleri, bağlılığı vardır hatta bu taraftarın. Ne ‘duruşumuz var’ der sahte yapıştırmaları kendine layık görür ne de kendini, kulübünü ‘Cumhuriyet’ yaftalaması altında olmayan sıfatlarla farklı yerlerde görmek ister. Sadece bağlıdır kulübüne Galatasaray taraftarı. Mücadele görsün, hırs görsün, forma için savaşan sporcular görsün; armasını yücelten, diğer kulüplere de saygı gösteren hocaları branşlarının başında görsün tamamdır bu kulübün taraftarı için. İşte Oktay Mahmuti de bu tanımların hocası idi Galatasaray için, bu kulübün taraftarı için. Herkes başarılı maçları hatırlayacak onunla ilgili ama benim aklımda Fenerbahçe’ye kaybedilen maçtan sonra ülke basketbolundaki kirlenmişlik ile ilgili unutulmaz sözleri kalacak. Farklı bir kişilikti Mahmuti, özeldi ama profesyonel dünyanın gereği olarak yollar ayrıldı şu an.
                

Onun senelerce bu organizasyonun başında en değerli parça olarak kalmasını ben de isterdim ama profesyonel anlamda düşünürsek, yapamadıkları veya yanlış tercihleri onunla yolların ayrılmasına sebep oldu.  Yabancı tercihleri, deplasmanda zorluk derecesi yüksek maçlarda kolay teslim olan takım yapısı, kimi maçlardaki rotasyon hataları, iki play-off serisinde geçen sene Fenerbahçe’ye bu sene de Beşiktaş’a kaybedilen seriler sonrası rakiplerin şampiyonluklar yaşaması  hocanın görevinin başında kalamamasında önemli etmenler oldular. Şimdi büyük çoğunluk yönetime atıp tutmakta ve Ergin Ataman’a göreve başlamadan ön yargıyla yaklaşmakta. Kendini hak ettire ettire sevdirdi Mahmuti ama onun profesyonellik anlayışı içinde bir düşünce ile olaya yaklaşırsak; bu olayı sportif anlamlar içerisinde düşünmeliyiz ve asıl olanın sadece ama sadece Galatasaray olduğunu unutmamalıyız. Asla haksızlık yapmak, değerini küçültmek gibi bir derdim yok Mahmuti’nin ama Cem Akdağ ile geçen kriz sezonu ve o takımın, hocasının yaptıkları Galatasaray Basketbol Şubesi’nin ayağa kalkmasının en önemli nedenidir. Cem Akdağ da bu şekilde bu kulüpten ayrıldı ve daha iyi bir proje olarak Mahmuti’ye bu takım emanet edildi. Şimdi de kısa süreli başarıya en fazla ihtiyaç duyan Galatasaray Basketbol Takımı, bu işi en iyi ve istenen şekilde yapabilecek şartlar içindeki yegane insan Ergin Ataman’a teslim edildi ve bize düşen sonuna kadar hocanın arkasında olmak ve sonsuz desteği ona hissettirebilmek.


Tekrardan söylemek gerekirse asıl olan Galatasaray’ın başarısıdır. Oktay Mahmudi’ye bu camiaya verdikleri için sonsuz teşekkürler edilmeli ama işi halef selef olayına asla çevirmemeli, arma için savaşan herkese tam destek verilmeli bence…

21 Haziran 2012 Perşembe

Sizce En iyi Tarz Kimin?

 İmparator’un enfes tarzı mı?  
 



Kupanın hayal kırıklığı yaşatan Hollanda Milli Takımı’nın arkası kısa, farklı bir tarzı olan ceketleri mi?
    


Paolo Bento’nun farklı stil gömleği mi?
   
   
Burak Yılmaz’ın kategorize edemediğim ama 90ların başı kolsuzlarına yakın bulduğum iddialı atlet ve kolyesi mi?


Yoksa Mario Balotelli’nin İtalyan modasına hayran bıraktıran şahane takımı mı?

       

Benim oyum şahsen İmparatora’a… Buse Terim bu tarzda da söz sahibi ise erkek modasında  önemli bir moda ikonu olabilir. Ama İmparator da tarz adam hani be kardeşim…