19 Nisan 2011 Salı

Arda Turan ve Forma Üzerine


Galatasaray'ın kaptanı olarak Arda Turan'ın ne kadar doğru veya yanlış bir seçim olduğu konusunda fikir belirtmek istemiyorum. Bu konuda gerekenleri söyledim zaten evvelce. Arda Turan'la ilgili 2 yıldır basında çıkan haberler zaten Galatasaray'ın da şu an içinde bulunduğu çıkmazın özetinden başka bir şey değil. Hem yönetim hem futbolcular saha içinden başka her yerde görünmeye, saha içi veya soyunma odasından başka her yere yatırım yapmaya başladıklarından beri Galatasaray'ın hali ortada. Bu dönem zaten Arda'nın kaptan ilan edilmesine tekabül ediyor. Kaldı ki bu bile tamamen basına oynamanın bir göstergesiydi. Arda'nın bunu kaldırıp kaldıramayacağı konusunda kimsenin bir fikri olduğunu sanmıyorum.

Forma ve küfür olayı ise neredeyse tüm Galatasaray taraftarlarının katıldığı bir fikir olmuştur. Hatta abartmadan söyleyebilirim ki taraftarların %99'u formayı gördüğünde "Bu ne a.k yaaaa" tepkisinin aynısını vermiştir. Forma konusunda Arda'nın söylediklerine katılmamak elde değil. Arda'nın ertesi gün maçı olmasına rağmen gecenin bir yarısı telefona bağlatılması da ayrı bir trajedidir Galatasaray adına. O bağlantıda söylediği çok önemli bir söz var;

"Hepimiz tv karşısında ropörtaj verirken başka dille, kendi aramızda konuşurken başka dille konuşuruz, bu böyledir. Siz orada tv programından sonra bu şekilde mi konuşuyorsunuz?"

Türkiye'nin son yıllarda çıkardığı en büyük yetenek olarak gösterilen bir futbolcunun devletin kanalında hiç edilmeye çalışılmasına karşı Galatasaray yönetimin günlerce sessiz kalması da her şeyin ne kadar pisliğin içinde olduğunun en büyük kanıtı.

Son olarak Arda'nın bugüne kadar hakkında çıkan spekülasyonlara tv'ye çıkıp karşılık vermek yerine dün gece yaptığı gibi sahada karşılık vermesi gerekirdi. Ne zaman hakkında bir şey çıksa ona buna veya taraftara küsüp performansını düşürürsen, bitersin. Eğer Avrupa'ya da gideceksen bunu öğrenmen lazım Arda. Umuyoruz ki Arda bunu alışkanlık haline getirsin. O zaman gitsen de arkandayız sipsi.

7 Nisan 2011 Perşembe

Nerde Kalmıştık?


Blogger.com'a erişimin engellenmesi,yoğun geçen bir iş süreci ve bu süreç içerisinde Galatasaray'da olan biteni sürekli geriden takip etmiş olmam gibi sebeplerden dolayı blogu uzun süredir boş bırakmıştım.Hatta sağolsunlar takip eden arkadaşlarımızdan gerek twitter,gerek gmail üzerinden "Artık yazmayacak mısınız?" şeklinde sorular aldık.Bloga atılan son post'un 2 şubatta olduğunu düşünürsek,ben de son post'u 2 şubatta yazılmış ve 2 aydır semtine uğranmamış olan bir blog için böyle düşünebilirdim.Lakin eskisi gibi sık olmasa da,haftada bir yazı yazmaya özen göstereceğimi söylemem gerek.Mayıs ayının ortasında Erdem kardeşimin askerliğini tamamlayıp aramıza dönmesinden sonra zaten daha sık yazılara rastlayacaksınız.

Esasında bütün bunların sebepleri altında Galatasaray'ın içinde bulunduğu durum yatıyor.Biz artık Galatasaray'la ilgili söyleyeceklerimizi sonuna kadar ve defalarca söyledik.Yapılan yanlışlar stabildi ve bunu herkes görebiliyordu.Nitekim bunları kelime oyunlarıyla farklı şekillerde temcit pilavı gibi insanların önüne sürmek de bizim yapacağımız bir şey değil.Kısacası,bloga yaz(a)mamamızın sebebi olarak yazının başında söylediklerimin yanında bu şartlar da olayın tuzu,biberi,çeşnisi oldu diyebilirim.Önümüzdeki sezon konusunda ne olur bilmem ama ne olması gerektiği konusunda çok şey söyledik zaten.Merak edenler eski post'lara göz atabilir.